Bu İki Kalp Bir Kefene Koyula
bütün hayallerini bedelsiz sahiplenip seni esir alan
hükümdarlığının otağını kalbinin orta yerine kuran
artık ne isyandan ne ayaklanmadan korkmayan
karanlık gecelerin avaz duymaz sultanıdır aşk
senin yár dediğini o yara eder
hangi gül solacaksa ona ayrılık taşıyan eli değer
hangi can alınacaksa ona bir gurbet biçer
yine de bir lahza mutluluk için onun eteğinden öpersin
bahşedeceği sevgili için etrafında pervane dönersin
yanarsın ocağında acıdan hoşnut bir hu ile
bırakırsın rüzgárına ruhunu döne döne
sevinirsin haline seni avare kılsa bile
köle olsan sevinirsin
kör olsan sevinirsin
gözünden yaş akar ama sen gözlerini gök bilirsin
destanını yazsınlar istersin çektiğin çilenin
dağdan öte dağlar delmektir
mecnundan öte mecnun bilinmektir böylesi
ölümden öte yol istermiş seven kişi
bir nefesi ikiye bölmektir işi duyula
bu iki kalp bir kefene koyula
ey fermanına karşı duramadığım ahvalim
gönüle şerbeti kim sunar (ki içtiğim şerbetindir)
nerede benim suna boylum ( suretine hasret çektirdiğin)
zerdali gözlerinde bir bahar görmediğim
söndür köhnelerde titrettiğin bu mumu
bilirsin ben kül olsam söndürmem umudu
yaşam bizi bir bulmadı ölüm bir bula
bu iki kalp bir kefene koyula
yanarsın ocağında acıdan hoşnut bir hu ile
karanlık gecelerin avaz duymaz sultanıdır aşk
hangi gül solacaksa ona ayrılık taşıyan eli değer
hangi can alınacaksa ona bir gurbet biçer
yine de bir garip can için onun eteğinden öpersin
bahşedeceği ölüm için etrafında pervane dönersin