Bu Masadan Kalkmam
Sokak lambasının yanıp,sönen
titrek ışıklarına minnettarım.
Alaca karanlıkta ,boş sokakları arşınlarken ayaklarım.
Kıyıkenar çizgisini tekrar tekrar
çiziyordum aklımın.
Ara ara ...
Her düşüncede yeni bir şüpheli,
Her zincirin başı , sonu belirsiz.
Belli ki ,ters tarafındayım zamanın.
Karanlık yüzümde,
mutluluğun aksi
ve yakamoz için
daha da koyulmalıyım sanki.
Üstü örtülürken suç
ne kan masum,ne zindan dar.
Çiçekli şarkıları bende severim
ama
şah damarıma dayanmış bıçakla
bu gece ancak sövebilirim.
"Affet baba bilmiyorlar "diyemem.
Ben Tanrının kuzusu değilim.
Yine de affet ,
şiddetli öfkemden endişeliyim.
Baktım da;
kendimden azgın bir hasım daha bulamadım...
Hücre hücre bölmüş ,
Kafes kafes örmüş,
yaşamak budur diye
öldüre öldüre ,büyütmüş beni.
Göklerden inmedi melekler,
ağaç diplerinden,göl kenarlarından
kuyulardan çıkmadı cinler, periler.
Batan güneşlerle gidemedim.
Ufuklar hep uzakta,
mercanlar ,inciler hep denize aitti.
Ve yıldızlar tuzak,
onları boşu boşuna seyrettim.
Dedim....
Olsun ,oyun uzadı madem
bu masadan kalkmam ben.
Küp kırıldı ya
kulbunu da atarım hemen.
Lanetine uğradığım
o uğursuz tahta
bir daha çıkmam ben.
Her nefeste ayrı pahasın
hayat !
ya sen nasılsın ?
Bana bakma
istemem artık ,
hiçbir şey senden,
selsebil niyetine
fakir fukaraya dağıtılsın.
Üst bir dirilik hâli
belki de halim,
deliliğe yakın bir yerlerdeyim.
ne adam gibiyim ,
ne kadın
ne de arasındayım,
bu kişilerin .
Tenezzül edilecek,
bir insan halim vardır ,elbette
ama bir türlü ayaklanamadı
hâlâ cesette...