Bu Nasıl Ayrılık
Ak atın sırtındaydın rüyamda
Ölüme açılan sabahın peşinde
Bir yıldızın gökten kaydığı gece.
Gerçek oldu rüyalarım.
Hayallerimse yarım...
Ölüm meleyi odanı terk edince
Ak tüllü çadırıma taşıdım seni
Yapmak için cenaze töreni.
Sensizlikle örtdüm yüzünü.
Ağladım...Lanetler okudum geceye,
Ebedi sessizliye ağzını bağladım,
Ruhun yarılmasın diye.
Beyaz renkteydi ayrılık tam,
Kefen biçtim....
Titrek ellerimle ayrılıktan.
Hocası,imamı oldum, kıldım namazını,
El götürdüm göklere dua etdim:
Yareb, elimden aldın,gönlümden de al!
Son borcum olarak çektim her nazını,
Yuyucun oldum,hem mezarçın,
Göz yaşlarımla yıkadım seni
Hiç bir cenazenin
Yıkanmadığı kadar...
Gururumun öfkesiyle kazıldı mezarın.
Göme bildim mi?
Heyhat!...Kadın defn etmez,
Mezarlığa da getmez defn günü...
Görmemek için ayrılığın yalın yüzünü.
Defn edemedim seni...
Odur - budur ortalıktadır tenin,
Ruhun sergerdan..
Ne sen dirilen değilsin,ne de ben gömen...
Bilmem bu nasıl ayrılıktır yardan?
ayrılık değil sanki ölenle ölmek gibiydi....sahi nu nasıl ayrılmak yardan ? kalemine minnet.....
Ömür takvimlerimizin yangın kavından kurtulunca yüreğimizin asi damarları bir çığlık yansımasına asılır duruşumuz, içimizdeki sevda kömür olur. Sızlar gökyüzünün çizgileri, güneşin uğramadığı odalarda meçhul duruşmalarla sözümüz şiir olur. Ardımızdan tamamlanmamış mektuplar gelir, sözcüklerin turu biter, göğsümüzdeki hercai içlenişler yaman olur... Tebriklerimle Sevda hanım.
"...Beyaz renkteydi ayrılık tam, Kefen biçtim.... Titrek ellerimle ayrılıktan. Hocası,imamı oldum, kıldım namazını, El götürdüm göklere dua etdim: Yareb, elimden aldın,gönlümden de al!..."
Eller ellere değemez gönüller gönüllere değdiği kadar.. Hiçbir mezarlık hüzünlü değildir seven yalnız bir yürek kadar..
Yüreğinize, rüyalarınıza ve düşlerinize sağlık.