Bu Sana Yazilmiş En Masum Mektuptur Sevgili...
Bu sana yazılmış en masum mektuptur sevgili
Aylar sonra duydum sesini
Aradın bugün
Kahven var mı dedin
Olmazmı sevgilim gerekirse yemene giderim
O en sevdiğin sütlü kahvenin hatırı kalmış kalmış aklında
Kalbim uçuşurken gelincik tarlalarında
Sadece var diyebildi dilim
Geliyorum dedin ya ardından sanki felç geçirdi tüm bedenim
Kapı çalana dek rüya sandım
Karşımdaydın işte
En gerçek halinle
Gözlerin ellerin bedenin her şeyinle buradaydın
Saklamaya çalışarak bu şaşkınlığımı
Sessizce hoş geldin diyebildim
Ta ki ne sonra açıldı dilim
Konuştun havadan sudan
Sanki onca acı tadılmamış bu ayrılık yaşanmamış gibiydi gözlerin
Hala güzeldi gülüşün can alıcı
Gamzelerin nasılda derin duruyor yerinde
Zayıflamışsın biraz kaçmadı gözümden
Nasıl dikkatlice izledim seni
Hala aynı haşarı çocuktun
İddaya tutuşup yine muhalefettin
Bense o ara meşguldüm sana acı çekmediğim yalanını anlatırken
Beceremiyordum sende farkındaydın ama bozmadın sağol
Ne çabuk geçti saatler
Gideceğin fikri tüketiyordu ciğerimi
?Ben nerde uyuyorum ?diyiverdin
?Yerimde uyumak istiyorum yatağımızda' dediğinde adeta kalpten gidecektim
Tabi dedim gittiğinden beri hiç yıkamadığım çarşaf yastık yorganı düzelttim yeniden
Balkona kaçtım nefes almak için
Saatlerce oturdum belki bilmiyorum
Her gün beklediğim araban aşağıda sen yan odadaydın
Bir nefes kadar yakınımda
Ağladım..
Bu kadar yakınken sana yanında uyumayışıma sana dokunamayışıma ağladım
Usulca açtım kapını süzüldüm içeri kalbimin delice çarpışıyla
Nasılda güzel uyuyordun
On dakika kalabildim karşında
Gözyaşlarım tıkıyordu boğazımı çıktım
Duramadım ama yine geçtim karşına
Pısırık elimde oturdum yine izledim gözlerimi bile kırpmadan seni
Bu kez arkan dönük uyumuştun
Usulca yaklaşıp
Parmağımın en hafif haliyle dokundum saçlarına
Nasıl içim ürperdi bilsen
Uyandırdım seni kalp atışımla
?Yanında uyuyabilir miyim?' dedim bir cesaretle kekeleyerek
?Gel' dedin
Sarıldın hiç bişey yok gibi
Bende sana
Sımsıkı, ölürcesine
Tüm nefretim, terk edişin, gururum defoldu gitti
Sadece sen vardın, evet
Aylarca tek bir an bile hayalini kurmaktan vazgeçmediğim adam
Sennn...
Öylece diktin o koca gözlerini baktın
Gözümden akan yaşlara anlam veremeden
Göğsünde yatıyorum şimdi yastık taş artık
Kalp atışlarını duyuyorum bitanem
Sanki anne karnındaki bebeğin ilk kalp atışları
Nefesini hissediyorum boynumda
Sanki bebek nefes aldı
Bir milyon oldu kafam uçmuş gibiyim
Sabah olup güneş doğduğunda ne yazar gitsen
Nasıl olup bu kadar işlersin kanıma damarıma
Kolum felç geçirsede çekmem uyanma diye
Kramplar girse belime dönmem arkama
Gözümü kırpmam sabaha dek merak etme
Kimbilir hangi düşlerdesin
Tüm hayalim düşüm senken
Kimbilir nerdeydin...
Dün gece kollarındaydım sevgilim..
Cennette...
Ne yazar gün doğunca çekip gitsen...
Bir kelime eksik okudum tüm dizeleri, bir kelme eksikti içinde ben bilemedim... Adını bilmediğim bir serüvenin parçasıyken ben düşlerimi yorgan döşek atamadım ölüme. ... Aldattığım kadınım geldi aklıma, göz yaşlarını istesemde silemediğim, aldattığım halde beni kapının önüne koymayan kadınım geldi. pişmanlığım geldi aklıma rezil rüsvanlığım... Bir kadına yapılabilecek en büyük hainliğim geldi aklıma. Beni ben yapan haylaz gülüşüm bir esarete kurban gitti ve bir sarışın tenin büyüsünde aldattığım kadınımı şimdi hiç bir gün ışığında öncekiler kadar sadık saramadım. Ve hiç bir zaman kadınım benim kadınım olmadı aldattığım gerçeği sol göğsüm üstünde bir yara gibi durur... ağlasam zırlasam kime ne bana özlem duymayan olmayacak bir daha, sarışın kadın çekti gitti kadınım yanımda ama benim olmayan yüreğiyle bakıyor bana ben yalnızlığa gömülmüş bir yalancı oldum artık. sürüyü bırak köyü kurt kağmış kime ne...
Kadınlarımıza gerekli değeri vermemiz gerektiği inancındayım. Bizi yürekten seven kadınlarımızdan daha çok seveceğini düşüneceğimiz serüvenlere atlamamak gerekiyor. Selamlarımla...