Bursa'da Aşk
İnsanların sekiz zaafından birisidir kıskançlık ve bu zaaf ölümle bile sonlandırır. İnsanın kendinden bile nefret ettiren bir zaaftır bu. Hatta konuşurlar, espriler yaparlar ama kendilerinin de kıskanç olduğunu kabul etmezler, hastalık gibi görürler kıskançlığı ve sorgularlar beyinlerinde neden onda var bende neden yok diye. Benim gibi...
Benim öteki insanlardan bir farkım vardır her zaman olduğu gibi, kabul ederim seni kıskandığımı. Kendimden nefret ederim hatta tiksinirim ama ne eylersin ki elimden bir şey gelmez, gelemez. Çünkü içimdeki seni bir başkasıyla paylaşmak istemem.
İçimdeki sana gelince Bursa kadar kutsal, İzmir kadar gâvur, Antalya kadar da sıcak olurdun. Bu güne kadar yazılarımda ve şiirlerimde seni şekilden şekle kılıktan kılığa soktum. Bu sefer seni yaşadığım şehre benzetiyorum çünkü Bursa'da sen yoksun bu yüzden senin yaşadığın şehri kıskanıyorum...
Bakmasınlar istiyorum benim sana baktığım gibi, görmesinler istiyorum benim gördüğüm iç güzelliğini, hissetmesinler istiyorum kutsallığını, duymasınlar istiyorum senin buğulu sesini...
Bakacaklardı Uludağ'dan sana hatta sana kadeh kaldıracaklardı it kopuklar. Göreceklerdi Kara Baş-ı Veli dergâhından seni içimdeki beyaz kefenle raks eden kadını ağlatacaklar. Huzura ermek için senden medet umarak Allah'a dua edeceklerdi. Duyacaklardı İnkaya Çınarı'nın Ulu Camii'den başlayan İznik'te biten sesini...
Bu yazıyı okuduğun zaman ben İzmir'de olacağım gezip dolaşacağım.
Çünkü sen beni, benim seni kıskandığım kadar kıskanmıyorsun ki...
12 Haziran 2011
Efsane Etrafoğulları