Büyük Buluşma
Eteklerini topluyor zaman
Çatlak bir aynanın perçemidir şimdi
Veraset ilanında bir ney sesi
Servi ağacının golgesidir bana kalan
Katledilen koca bir zamanla
Beş çayında buluştuk bu gün
Burnumuzda Pinokyo kalıntıları
Uzadıkça uzadı saatler
Konuştukça gün yüzüne çıktı
İçime gömülü yasak şehirler
Birseylere kapılıp gitmişim
Adı dilimin ucunda
Çıkıverecek sanki cümlenin canı
Belki de yüzleşmenin utancındandır
Diyemediklerimin sancısı
Düşünce düştüm diyemedim
Dizimin kanaması
Aşk acısından değildi oysa
Salaklık saydım her düşüşümü
Utandım ....
Sonra çok nadir çıktı ağzımdan
Seni seviyorum sözleri
Cımbızla çekerken cümlelerden
Yoruldu dudaklarım
Sikayetçiydi çoğu zaman
Başı boş satır araları
Unuttum...
Çocuklarım oldu
Tutup kolunun altından
Alamadım kucağıma bir müddet
Anatomisi bozulmasın diye
Küçücük bir elin
Korktum...
İsyankardim geçmişe
Adaletsiz bir paylaşımın çaycısı oldum
Kimine tek kimine çift şeker verirken
Ne başımda bir dam
Ne avucumda bir şey var
Ellerim boş ceplerimle sevişirken
Sustum....
Ne de çok uzadı bu beş çayı
Oysa vaktim kısıtlı
Daha bir sürü kalp var onarılacak
Bir sürü hak var helallik alınacak
Bir bağ evinin can ile cam sınırındayım
Dışarısı soğuk
İçerisi soğuk
Bir ben kalmışım ortada
Birde davetkar bir toprak kokusu
Bilsem ki büyük buluşma nerede
Saat kaçta
Eteklerini toplayacak zaman
Çatlak bir aynanın perçeminde kalacak
Bütün meşe ağaçları