Çağrı
Mavi Ayın olduğu gece
Gece pazarından Barbarosa sürükleniş..
Neden bu sürükleniş...
Usta eller içinde yoğrulmuş, pastele boyanmış taşların yumuşak bakışımı...
Yoksa dar sokaklardan caddeye sızan şişe çığlıklarımı...
Yoksa anne ve babalarının vücutlarını asit yağmurlarıyla doldurduklarını gören masum çocukların imdat çağrısı mı
Yoksa köşe başlarında kilit taşı yok olmuş bulanık insanların çaresizliği mi?
Yoksa Macarondan sızan bademli muhallebi kokusu mu
Belki hepsi belki de hiçbiri
Bir çağrı eşsiz bir çağrı
Hayrettin Paşadan
Kulak verdi çağrıya...
Siyah terliğiyle, küp taşlar üzerinde yürüyen gönül otağı soyulmuş adam...
Macarona varmıştı ama tatmamıştı muhallebenin naif tadını...
Bir ressam ileriden süzüyordu Macaronu...
Sola döndü...
Ve çağrı sona erdi...
Artık varmıştı.
Akantus yapraklı ağaçların sıra sıra dizildiği o güzel bahçeye...
Gazi ona bakıyordu..
Gazi sessiz...
Gazi ıssız...
Gazi masum...
Gazi hüzünlü
Eksikti Gazi'nin bir yanı
Yoktu bahçesinde ötüşen güzel canlar...
Kurtuluşa ermek istiyordu adam..
Yaslanmıştı bir akantus ağacının gövdesine...
Ve kapandı turkuaz çimler üstüne....