Çağrı Günü
çağrı gününün kırık aynaları batarken
eskimiş ağzını kovup yenisi ile değiştirmek
iki kişilik duruşunuza hiç yakışmıyor
biz oralı değildik demeniz bile geçeğin ta kendisi iken
şu arkanızdaki damların ay ışığı ile yıkanmış olmasını
ve bu elbiselerin de size ait olduğunu kabul etmiyor musunuz yani
hayır kılıklı merdivenleri isterseniz inelim
ancak tutunmadan gidebilmeniz için oynatılmış altınızdan
kayarak ilerleyen bir kayığın olmadığını biliniz
lütfen bu felaketi bilerek söyleyiniz
siz değil miydiniz
ki o çiçekler anlatacak şimdi
istemeseniz de kusur ağacının dibinde
yaşattığın bütün acılar
kimseyi incitmeden yapışacak yakana
küçük ve unutulmuş sezgilerin alem dansında
kırkınızın hemen arkasında
kedi diliyle şarkı söyleyen boncuğa
ikinci el oyuncaklar satarken yakalandınız
duyun bak saat çalıyor
bunu da mı hatırlamadınız
aşktan bahsedip bulandırıyorsunuz ortalığı
her şeyi yutan kaldıracın içindeyiz
ne yer şahit olur ne de gök beyaz derken
bakarak dünya dolu inceliğinize
kim inanır olgunlaşmamış efendiliğinize
on taklalı ilk kapının ardından
yakası büyük hakimin karşısına çıkacaksınız
susarak konuşmanın anlaşılmasını sağlayan
ulu esen bir fırtına sonrası
kendinizi biraz daha kirlenmiş bulacaksınız
bu tavan dili çürüyenlerin tavanı
okuduğunuz şiirler gereğinin düşünüldüğü
bir kompartımanın yansıması
sorgu maskenizi çıkardıktan sonra
her şeyi unutarak uyanacaksınız.