Çan
dingin bir sabah vakti
kalkıp gitmeler arası kuşandığım rüzgar
derinleştirir bazı ağrıları..
sevdanın mavi tepelerine gizli sırlar dağılırken
her gün sokağımda
çığlık olur gök
kendiyle dargın kelimelerin
gözlerime kavuşan ferinde
kapanır parmakuçlarıma
hareli gecenin mürekkebi
kar beyazı yüreğimde şaklar bahar
araf ın cam kırığı vedaları
hiç söylenmeyen iklimlerin kırılgan çocuğu
bulutun sevincinde ağrır akıl
ateşin yağmurlu ışıkları
baktıkça siyahı görür güneşde
herşey kendi karanlığına yıldızını saklarken
derin uykulu göç kuyuları
bahçelere atılan günahda
uçsuz uçurum
toprağa eğilen nar ağaçları yoksul
dağ doruğu dilimin esmer
sarayı.
ilerlerken zifiri umudun yoluna
uzak duvarların fısıltısında gece
yeni bir çan ile
sözcükler büyütür
korku ve ölüm sesimde erir
Ki,takvimlerden öfkeli ay
lacivert akşamlı gülüşlerin
taze gölgesi
duman kadar dağınık
hayatın dalgalarında parçalar
soluğuma takılan ince damar
şarkıların nefesiyle siner aydınlığa
çözülemeyen gerçekler hüznün beşiğinde buzul
dağlarsa her kürek vuruşunda kuytulara
tanımaz olur bıraktığı tohumun sandığını
susarım
sustuğumda sustuklarım zaman testisine
içimdeki telaşa sevda kuşlarıyla yakalanır
....