Can Ve Su
karanlıkta boğulur
düşsel avuntularımız
gün bozumu hayal sülüyetleriyle
uçuşur zaman dediğimiz kavramsal döngü
her yenı ışık süzmesinde
ayndınlanır
saklı kalanlarımız
beklediklerimizin umut dolu göz yaşlarına
aldanıp sel olup gitmek kadar acı
kah gülüp ağlamak için yanmak
genç bakışların ardında duran
kucak kucak sevdaları ummak
yasak, yalan yanlış
vaatlerde volta atmak
her mapus damında bir sevda yitirmekte hayatın
dolu dizgin yıllarını
acımak acınılası bakmak hayata
timsah göz yaşlarımızın senfonisini
çalan
yaşlı kör ve sağıra duyulan hayranlıkla
itilip giden, kakılan
yosun tutan her cümlemizle
hayatımızın suratına ufak bir tükürükle
fısıldayan insanoğlu coğrafyasında
çıkıp yollarına
dağlarına
mezar taşlarına kadar sorgulayıp
yitirmekse sevdaları
direnmekse yalanlara inat
bir adımda ölü vermekse
göğsunde yar in
buram buram
kokmaksa toprak
anadan doğma
saf, lekesiz dokunuşlarsa kabıne
içinde bir tutam karmaşalık yoksa bile
başka bedenlerde eritmekse hatıraları
kayıtsız şartsız...
tekrardan gülebiliyorsan baktığında onlara
doğru yoldasın biliyorsun umarsız yaşamak
fakat birazda
adı can- gönlü
bir içimlikte su olsun...
M.d (Cd)