Çanakkale/Azman Dede ve Ay Işığındaki Çocuklar
‘’Gözyaşı,
düşer mi?
düşer
elleri,
siler mi?
siler
ana öğüdü,
dinler mi?
dinler
bu yüzden
gelmiş gibi cihana
şehit olarak sokulur
ana kucağına’’
anadan ayrı
yüzleri daha bembeyaz
ana sütünü yeni içmiş gibi
ana öğüdü kulaklarından
yüreklerine akmış
okumaktan ayrı düşen gözleri
bakmış vatana gayrı
‘’söylenir ozan,
ay’a vererek yüzünü.
ezgisinde dağılsın şu buğulu hava
çocuklar halayını çeksinler
efeler gibi hey, ozan
efelensinler’’
şu azman dede süngüyü sallar
düşman hayalinin etrafında
dört dolanır
pusuya yatar, toza bulanır
tüfek nasıl tutulursa öyle tutar
bizde tutarız aslanlar gibi
sallarız süngüyü gavurun böğrüne
dolanırız geceleyin
dolanırız ay gibi
‘’şafak vakti
gürlese top sesi
gökyüzünden bilir
ay dede çiçek atıyor derler
yanlarından geçse, gitse
mermi sesini
annelerinin gülüşüne benzetirler
biri kaybolsa,
ozana eşlik etmeye gitti der öbürü
çanakkaleye gelmeseler hani
tarihin-de kalırdı hatırı’’
çiçek toplayandan
oyun oynayandan
marş çalanlardan
çanakkale yaratılır
böylece yaradandan
azman dedenin gözü uyku tutmaz
uykuya yatırır bebeleri
azman dede neredeyse hiç uyumaz
şafağın söktüğü andan beri
hey gidi azman
gördün mü ömrü hayatında böylesini?
hal gelince başa herkes yaman
hele birde kaçmaya görsün
sipere mektebinden
silah tutmayı bilmez eli-de
marşını söylemeyi kim çıkaracak aklından
‘’bizim oraların türküsü ağır
ağıt yakar gibi söylenir ezgileri
çağır annemi çağır
çağır ozan
hani şu bize söylediğini çağır
ölümün kol gezmediği tenlerimizden
yolumuzu gözleyene
halayımızı çağır’’
oradan oraya atılır gibi yaparlar
tutar gibi elleri tüfengi
süngüyü oyuncak gibi sallarlar
şaşırır azman
ay ışığında sanki oyun oynar
çocukla çocuk
düşmanla düşman olur yüreği
şu ana kuzularının, der durur azman
hiç mi yok dinleneceği?
şafak söktüğünde elleri
kenetlenmiş birbirlerine
titreyen yürekleri
ne ki sonra,marşın ezgisinde kaybolmuş
ozan susmuş
yer, gök susmuş
ne varsa unutulmuş
atılmak için
bekleşmişler hücum emrini
düşmanı gafil avlar gibi gözleri
nasıl olduysa kanmış yürekleri
hangi akılda kalır?
tam da vaktinde söylenecek
marşın sözleri
söylenir mi söylenir
canlanır mı canlanır
koşturur mu koşturur
böyle böyle dolarak
küçük yürekleri
atılırlar ileri
sorsam
düşmanı defetmeye giderler
hepimizden ileri
koşarak giderler
var elbet bir bildikleri
belli-ki hazırlamış önceden yaradan
varacakları yeri
çanakkale’den dönün geri
topunuzla, tüfeğinizle
geminizle, erinizle
onurunuz, gururunuzla
kaybettiğiniz savaşınızla
tümünüz
tümü
tüm bedenleri
bütün sıcaklığıyla
döküldü kucağına
azman dedenin
böylece yazıldılar
gözleri dolu dolu
hatıralarına
‘’ozanın sesini duymaz oldu dede
ay’ın yüzüne bakamaz oldu
çanakkale’den döndüğünden beri
ne yaşadığını bilemez oldu
o azmandı, azman durdu
çanakkale hem yaşam
hem oyundu
çanakkale geçilmedi aziz milletim
böylece
cumhuriyete vesile oldu’’