Canından Ayrılan Ölüler
hasretle bu şehirde tanıştım
kaygı burada düştü peşime
yüreğimi burada söktüm ilk kez
burada büktüm boynumu...
ilk kez bu şehirde aç kaldım
ilk kez acılarıma dayanamadım;
ağlayarak anladım yâr memesinden kesilmenin ne demek olduğunu
burada gördüm etin tırnaktan nasıl ayrıldığını
burada sezdim gecelerin biriktiğini
ve akıp gitmediğini zamanın,
ilk kez burada ölçtüm sabahın uzaklığını.
bu şehri bana sor!
ecelime bir nefeslik mesafede yaşıyorum;
yumuluyorum kendime
kalbime gömülüyor parmaklarım on yerden
yüreğimin kovuğunda bir serçe saklanıyor anarşist misali,
sesimden ürküyor sevda
bir çığlık fırlıyor ağzımdan kurşun gibi;
öldürüyorum ölümsüzleri bir nefeste
baştan aşağı mezarlığa dönüyor şehir
sönüyor bütün ışıkları.
bu şehri bana sor!
yalnız ben bilirim bu diyarda çıkmaz sokakların nereye çıktığını,
hangi yatırın nerede yattığını
ve bir işe yaramadığını yalnız ben görürüm açların açılan ellerinde,
yalnız ben söylerim kendini iki dünya arasında derya sanan hazrete
aslında kaldırım kenarında birikmiş bir su olduğunu
ve güneşin her doğuşunda kaybolduğunu.
yıkıkların altında yeşillenerek küflenen canlı türünü gün ışığına çıkartarak
aşk kürünü uygulamak yalnız benim işim;
yalnız ben ibrişim yaparım gök kuşağından
ve her zaman ben bağlarım gelinlerin ince belini.
bir düşümle düne uğrarım
diriltirim can kırımına uğrayanları;
canlanır duvarlarda duranlar
toprakta oturanlar,
tek mucizem bu değil
sevdiğim için yaşıyor sevdiklerim.
gündüzü geceden
geceyi gündüzden ben ayırırım bu şehirde
üzerine ben giydiririm yıldızlı geceliği
ay ışığından allık sürerim solgun yollara
gölgemle sürmelerim kaldırımları...
ve ıssızlıkla bezenir şehir
bir yılkı atı gezinir sokaklarda
benim için aralanır son evin kapısı
alev alır zaman
daralır çember;
darağacı olur yaslandığım her direk
yüreğime karışır gecenin mavisi
silkelerim yaralarımı bir bir
kol açar
kucaklar beni derisi yüzülmüş mor dev.
yalnız dolaşan bir bulutun şimşeğinden anlarım gökdaşlarıyla dalaştığını
ve bana nasıl yağdığını ben bilirim yağmurun
yalnız ben yanarım yokluğundan kurduğum cehennemin dibinde
denizsiz bir âlemde yunus ararım derviş gibi yana yana
can varsa umut da var
bu yüzden sabırdan dikilmiştir deli gömleğim.
ben de beklesem bu hayal iskelesinde
düş gemisinin tayfası
yazılan romanın bir sayfası olsam;
dertlerimi azar azar döksem şiirlere
ateşle gecelesem
inleyerek hecelesem kelimeleri
bilmiyorum ki mısralar dayanır mı;
alsam yükümü
toplasam ömrümü yarınlardan
taşınsam cansızlar mahallesine
bilmiyorum ki cennet var mı;
yoksa
canından ayrılan ölüler
mezarda da ağlar mı!..
tesadüfen bakim diyerek okudum bu şiirinizi gercekten üstadımsınız mukemmel olmus yüreğinize saglık diyorum...👍👍
amca zevkle okudum
Koskoca bir şehir sığıverir işte böyle şiire Yaşanmış hayat hikayeleri acıları, hüznü, gözyaşları ve çaresizlikleriyle
canından ayrılan ölüler mezarda da ağlar mı...Kim bilir
Saygılarmla
Sizi okumak ayrı bir keyf . Tebriklerimi ve saygılarımı bırakıyorum sayfanızda .
ne yazdin sen Ömer Nazmi icimi sizlattin.. canimi acittin
o sehri bana sor/ma... istanbul,hüzün ve ihtisam keder ve ....
ancak bu kadar olur dedim okurken dizelerini henüz kokusu üzerimdeyken istanbulun...
kalemine, yüregine
sevgimle,hep...