Canını Sal Engin Çağlara
Vay
Vah
Veya
serpildi çayıra düşler
Saçıma düşen ak kar üşüdüm
Gece büründü soğuk düşlerde
Vah vah ahlar suskun dillerde
Güz çiçekleri pervane rüzgarlarda
Gül viraneye harabe sığ kuytularda
Gurbet mabetleri şavksız günlerde
Vah vah şakı bülbül sürgünlerde
Gün şen şakrak köle girdabında
Balolar ne de şen baron yoldaşa
Baro gürlemesi ne fayda avama
Filizlensin kıraç toprağın ırmakları
Sal çayıra pervasız dönen delilleri
Soldaki yamaç açar çiçeğin gözleri
Vah Vah dertli bülbülün şarkısında
Bir lokma ekmek kalan kursağında
Acı haberin yemekli kutlamasında
Vah vah insanlığa vah
Ah ah yanan meşale avam
Canını sal engin çağlara…
Gırtlaklarından geçtiğine göre lokmalar vah ki insanlığın dibe vuruşuna gerçekten de vah vah