Çarpıtmak Düşü
_ Düşlüyorum bu gece yarısı anılar ormanını ve ıssızlık saatinin tıkırtısını - güneş arkamdaydı - seninle birlikte güneşte battı yüreğimin tam ortasından.
Adım adım...
Evet, adım adım...
Umutlara çarpan anılardan düşüyordun
yoktun artık
kımıltısız
sadece ağaç dalına tüneyen ay
karanlık hafifçe dokunuyor dallara
yapraklar titrek bir gölge
tek bir yıldız görünmüyor şimdi penceremden
duraklıyor geceye cüretle açığa çıkan yalnızlık.
_ Pencerem hâlâ yıldızsız, tıkırdayan saatlerde - yalnızlık saatinin parmaklarının şıkırtısının kımıldadığı şu boş sayfama çiziyorum akrep ve yelkovanı - yalnızlığın içine doğru ilerliyorum; ancak gözlerim izin vermiyor elimin altında yatan güneşe.
Çocukluk odamın duvarında bir resim gibi duruyor
başladığımdan bu yana değişen bir şey yok ki
sanki hep böyle tutmalıyım her şeyi
ana kucağında yeni doğmuş bir bebek gibi.
_ Donup camlaşmış dilsiz penceremde maskelerle dans ediyor çarpık güneş ve ay ve ben de açıyorum ağzımı - ama sessizlik - tıkıyor boğazımı bir yumruk gibi;
suçlu hissedermiş insan incitirse diyor
ve yürürse anılar üzerine basarak
bu senin hikayen
benim hikâyem bu
sessiz evde başımı kaldırıyorum
yüz yüze gelmek istercesine.