Cebel
Unutulmuş mezarlarda ruhlar
kurutulmuş reyhanların kokusunu özler
beklemek bu manada zordur kıyameti
üstü yeşil altı çorak ve kuraklığına inat
hala en güzel annedir toprak
bilsen ne paha biçilemez kıymette ellerin
yolunu gözleyen kumrulara aldırma
günü savuşturunca gece zarif bir ihanet düşer
çatı katlarında çatırdar ilk önce ayrılık
sonra sahur davulları çalmaya başlar uzaktan
ben yerinde olsam yemez içmez beni severdim
çünkü bu mahallede aşk tekne orucu tutar
yalnızlığının gülüşüdür ay pencerende
yakılan mumlar ısıtmaz tütsüler kokutmaz
diyorum ki zaman nedir bilen beri gelsin
söyle kaç asır sonrasına saklı bir sır gibi
beklemeyi seçti sinende itina ile dizilmiş benlerin
müjde ey yar ölüme ne kaldı şunun şurasında
al işte bayrama bir öpümlük zaman var
Bu şiire yorum yazmak ne haddime şair bile değilken üstelik ve de böylesi bir finalle bitiren yüreğe tebrik teşekkür ve takdirlerimle