Cennet
ölmekten korkuyorsun ya
ya da cennete girememekten
yalnız kalmaktan,kimsesizlikten
şaşırıyorsun umutlarıma,coşkuma,pervasızlığıma.
Cennette buluşamazsak diyorsun bana.
oysa ki her anda;
Yanağına yüzümü yasladığım ılık bir boşlukta cennet,
seninle gökyüzünde birleştiğimiz o anda.
Kirpiklerim kirpiklerine çarparken nefesime sarılan derin bir tutkuda
Karanlıkta,kollarımın arasında kainatın anlamsız kaldığı bir an cennet.
Bir çocuk gibi damarlarımda nefes alıp veren masumiyetin,
her gün yeniden doğan.
Cennet tebessümün bana,
açlığa,yokluğa, kimsesizliğe meydan okuyan.
Şeytana ve tüm yaradılana sırtımı döndüğüm yerde,
göz bebeğinin içinde cennet.
Evet göz bebeğinin içinde,orada benim evim.
Sen bir gün aldatan bir fırtınayla benden uzağa düşsende
tenimde,düşlerimde,anılarımda cennet.
Ben sonunda bu aleme veda etsem de,
senin küçük burnuna kondurduğum küçücük bir busenin neminde cennet,
sonsuza kadar dudaklarımın arasında kalacak olan,kurumayan.
Kahkahalarındaki umut,dişlerindeki pırıltı cennet.
Avuçlarının içi gibi sıcak,sesin gibi yakın,
kulağıma ilk kez aşkı fısıldadığın yastığım,
Bana ilk kez baktığın o yer cennet.
İlk kez sarıldığın o sokak bütün benliğinle,
sonsuza kadar dediğin saniye,dilinde donup kalan o hecede cennet,
hiç tükenmeyen bir coşkuya bürünen.
Korkmuyorum ölümden yada yanlış gibi görünen şeylerden.
Çünkü şunu düşünüyorum
Tanrı neden bizi yalnız bıraksın ki
İçimize bu denli ilahi bir kalp yerleştirmişken..