Çeşme
(1)
Senelerdir gelmedi kimse dertli başına
Sormadılar halini akan bir damla suyun
Yosunlar arasından kan süzülür taşına
Bir damla su üstün de ezik bükük bir boyun
Ruhum bir sermest gemi başıboş bir rüyada
Yürüdüm sana doğru saatler boyu gün gün
Hayret şimdi sadece şu yalancı dünyada
Yalnız çaresiz mahzun ikimiz kaldık bugün
Küsmüş gecelerine ayın garezi nedir
Sopsoğuk taşlarında uyuklamıyor güneş
Bir hayat ki suların peşinden sürüklenir
Bir hayat ki girdaplı Yusuf kuyusuna eş
Düşün ey karanlıklar artık peşime düşün
Ömrüm miadı dolmuş ağlanılmaz yaşında
Yıllardır bin vehimle büyüttüğüm bir düşün
Ölüm denen gerçeği tatsam soğuk taşında
Makber efsûnlu bir su ölüm biçilmiş kaftan
Sular gibi akılır sessizce oluk oluk
O muhteşem kutuya koşulur her taraftan
Ardında hatırası terkedilmiş bir soluk
Bırak gözyaşlarımı akıversin gözlerim
Bir ben değilim bur da sulara hasret çeşme
İmgelerim dağınık yağmurumu özlerim
Kurudu bulutlarım yanık bağrımı deşme
Ey çeşme düşündün mü gûzide sevdaları
Başucun da gözlere ne şiirler okunmuş
Darmadağın ruhuma meftûn ettin suları
Anladım sihirli aşk bu tarifsiz kokunmuş
Ne güneştir kimsesiz ne ay böyle üzülür
Bu evren de biçare , sere serpe bir dağım
Yıldızlar aşkı için gökyüzün de süzülür
Benim asırlarına düşman kesilmiş çağım
Her bir damla gözyaşı akıp gider çeşmeden
Seni inciten suyu bırak vehmin de aksın
Gidin ey sular gidin olukları eşmeden
Toprak makberim diye bu çeşmeyi bıraksın.
A.Tüfekçi