Cevapsız Çağrı
Şunca zamandan sonra "sen"bana gelmeliydin
Ya da ben takvimleri çöpe,
Hataları hata köprüsüne atıp,
Koşu ayakkabılarımı giyip,
Koşarcasına sana ulaşmalıydım.
Gözlerin anlamsız bir şekilde anlamını aramakta,
Gözlerim masalları seçip masal diyarlarına ev yapmaktaydı.
Bilmezdi ki gözlerin kendi istediği gözü "derya"sanır,
İçtiği sularda adını "dua"gibi fısıldayıp,
Öylece gökyüzüne uzanır.
Pardon dokunuşu imkânsızım,
Gülüşü zararsızım
Hem tövbe edip,
Hem de ürküp
Karar gemisine adını yazıdğım...
Tanımazdı,tanımaz olduğun şu yabancın
Tanıtamazdın kendini,yoksa çok ayıp olurdu.
"Biz"diye bir adı bize uygun görebilmek için
Uygun koşulları yakalamak lazımdı.
Halbuki isimleri suç dosyasının en çok görülen sayfasında,
İşleri de suç müptelası olmalarıydı.
Aşk yazılır,çizilirdi.
Lâkin kara bulut güneşi,
Güneş de kara bulutu sevmezdi.
Gittikçe uzakta,uzağa kaçıyordu hadiseler.
Sen kıyıda,
Ben köşede.
Gittikçe askıya alınıyordu bedenin,
Dilin söylemek isterken bir şeyleri
Yutkunup,giriyordun sahnenin başlangıcındaki duvara
Hâyâlin ise cevapsız çağrı gibiydi...