Cevapsız Kapı Çağrıları
sensiz uyandığım bilmem kaçıncı günün ardından yazıyorum bunları sana
el ne der diye bıraktığın ellerimle üstelik
sana o zaman kendimi ifade edemeyişimi kurtarmak istercesine
beyaz bir kâğıda masmavi bir gitmeyle döküyorum içimi
tüm hayatı içinde yaşayan insanların yaptığı gibi
senden sonra içimde yaşayan seninle çok kavga ettim
çoğunda ben haklı çıkıyorum
bunun ne faydası olacaksa artık
her sabah uyandığımda
bir elimi yatağın hep diğer tarafında buluyorum
soğuk bir boşlukta
bulamadığım tek şey ise sen oluyorsun bu girdap sabahlarda
belli belirsiz kokundan ayrılıp yatağı terk etmem biraz zaman alıyor
istemsizce atılan adımlar eşliğinde mutfağa doğru ilerleyip
masanın bir köşesine oturuyorum
senin oturduğun sandalyeye bakmak
istemiyorum ama gözüm kayıyor hep
bıraktığın o boşluğa
sonra bir sigara yakıyorum
kahvaltı beni bırakalı çok oldu
nefret ederdin kahvaltıdan önce sigara içmemden..
öksürükten boğulurken sana olan tüm hislerim
paramparça şimdi sigarayı tutan sensiz ellerim
içime dolan hüzünbaz nefeslerim
ve duvarlara çarpan bu sessizlikle
kendimin kimsesiziyim
muhtemelen bu yazdıklarım da
gözlerinden uzakta evimin duvarında asılı kalacak
hiç bilmeyeceksin yokluğunda olmayanları
olanları
olacaklara adım atmayışlarımı
merak etme iyiyim ben
bu kelimenin bütün sahtekârlığıyla üstelik
ama yine de kötü olan insanların 'iyiyim' derken
aslında iyi olmak istediğini de inkâr edemem
bu eve de hiç olmadığım kadar yabancıyım artık
üstüme gelen duvarların dili olmasa da haklılar
söndürmeyi unuttuğum ışıkları hiç yakmıyorum
sanırım kalıcı bir çözüm oldu bu
telefonum çokça çalıyor bilmediğim numaralar da var
en çok onlar kalbimin hızla çarpmasına neden oluyor
ama güzel hislerim gibi onları da meşgule veriyorum hep
bir de kapı çalıyor ara sıra ama
kapıları meşgule veremiyorum çünkü
ilk zamanlar cevapsız kapılar yüzünden
komşular beni öldü zannedip polis çağırmıştı
zoraki bakıyorum işte tüm kapı çağrılarına
bakıyorum ama kapıda duran insanlara değil
bu yüzden biraz tuhaf bakıyor onlar da bana
ben daha uzaklara
çok daha uzaklara gitmek istiyorum bakarken
tahtalı bir köy var ya hani uzakta
heybemde bir dünya ağrısı ile
uzakların divanesi ve yolcusuyum şimdilerde
sen iyi ol
çünkü 'iyiyim' ben