Cevapsız Suallerim/Kırılan Kalbin Sözcüsü Nerde

Kederli ev,karanlık oda,hüzünlü yatak,
Beklemeyin artık beni...
Nedamet dolu çehrem,
Dikenli tellerle sardım yorgun kalbimi...

Yetişemiyorum akıp giden her neyse,
Çizgili yüzümden utanıyorum,
Öyle büyük çukurlar çıkıyor ki yoluma
Bir türlü ayağa kalkamıyorum...

Kederli ellerim biçare şimdi,
Gözümün ferinde yarım bakışım...
Lüzumsuz kederlerin sebebi neydi,
Bu acıyı bilmem kaçıncı anlatışım...

Sonbahar döküyor yapraklarımı,
Her bir tanesi için yaş döküyorum...
Çöpçüler süpürüyor kalan umutlarımı,
Son sözlerimi kilitli bir sandığa saklıyorum...

Yıllar...saçıma beyazlar çalma,
Eskitme azap dolu acıklı bedenimi...
Yıllar...ne olur bana dokunma,
Kime söyleyeyim söyletmediklerini...

Son saatlerini yaşayan ihtiyar,
Umursar mı gül dolu bahçeleri...
Son demini vururken vuslatın bam teline,
Geri verebilirler mi giden asi gençliği...

Engin su olmuş kapılmış seline hiçin,
Görmüş hayatı renk renk biçim biçim,
Bir ses soruyor derinden bunca acı ne için,
Cevaplar arıyor fani alemde,
Sualler yakasında bir kara pençe...

Kırılan kalem son sözdür mahkum olana,
Kırılan kalbin sözcüsü nerde!..

12 Şubat 2010 9 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    çok güzel imgelerle süslenmiş bir şiir... yüreğinize sağlık... 🙂