Cezaevi
Siz hiç "mahkum mektubu görülmüştür" damgalı bir anne mektubu aldınız mı ?
Ben aldım.
Namusu kirlenmiş gelinlik beyazlığından siyaha çalan bi renkti zarfı
Göndereni belirli,gönderileni belirsiz , belirtisiz insan tamlaması
Mazgal altı bestesi gece ranza gıcırtısı
Gündüz sigara yanığı nevresim kokusu maviye susamış
Aç ekmek pazarı köpekleşen nefis ve çay deminde,
Demin söylenmiş bilmece bozması ağıtlar,
Su akar ,yatak ücra, duvar çatlağı kireç,Pervari balı sarılığında....
Siz hiç noktalama işareti koymadan
Kol saati zaman aralığı sedef kakması
Nesir duygusu ant içmeler hecelediniz mi içinizden
Ben heceledim.
Takvim yaprağı üzeri erkek ismi Özgür,kız ismi Beratı beraat okuyup
Sabah molası rüyalardan adrenelin çalıp uyandınız mı?
Ben uyandım...
Yasaklı gökyüzüne alımlı kuş çehresi
Vücut ezber eder,gönül hatim eder tahliyeyi
Ve ram eder,boyun eğer verilen karara
Susarsın, soğuk kelepçe sıkar bileğini
Çaktırmadan ağlarsın,zayıflık korkusundan korkarak...
An gelir pencereme ay düşmez
Yıldızlar çocukların olur tutar zamanı sıfır noktasından
Avuçlarınla ter içersin kana kana
Dünden,acılar düşer payına,
Kavgayla erken tanıştığına lanet edersin....
Şiirlerimi biriktirmeme alışkanlığım cam buğularına yazıp sıcaktan kaybolmasını görmekle başladı
Kayboldukça yeniden yazdım yeniden yazdıkça yeniden yaşlandım
Yeniden yaşlandıkça bıktım,usandım....
168 gün , 168 gece , 168 hece biriktirdim,
Ahşap korkularda yandım....
Görüş günü telaşı gelir çatar her hafta
Bir hıçkırık gibi atar kalp güle masum bülbül aşkı..
O nasıl hafta ki asırlara cinas olur.
Kavga olur gardiyan sesi soluğuma
"Görüş bitti" der ve o an sende bitersin
Söylenmedik çok şeyi ertesi görüş zulasına saklarsın.
Saklarken o kutsal emaneti ezber acısı sarar hücreyi,
Söver sayarsın...
Yaza yaza zaman geçer ama yazlar geçmez sıcaklığında on iki metrekare avlunun beton kokusu
Sebebim,ustam,kalfam,çırağım olur güne gülen ar çatlağı utanmazlıklar
Tabut olur geniş mekanlar inatlığında
Ova olur, dağ olur rüyalarda , selam olur sabah olur ezan selasında...
Köprübaşı tutulur yol ardı bitmez gece gevrekliğinde
Çıkar dolaşır ruhum,
Sabah,gardiyana görünmeden,girer yorgan altına...
Çentik atması,rutubet kokan battaniyeler gizinde
Yasaktı devlet malına zarar vermek korkardık devletten.
Devdi gözümüzde devlet devirirdi ıskasız tokadıyla.
Devrildikçe tutunup kalkmak isterdik kardeş gücüne
Kime kin ettiğin ,nereye kin ektiğin belirsiz
Tespih tespih ad çekmeler olur kuru ekmek arası soğan kokusunda
Her volta adımı fiil çekmesi olur geldim,geldin,geldi,geldik,geldiniz,gelecekler
Ve gidecekler gün çentiği doldurduğunda cetveli...
Beklenen gün geldiğinde bavul dolusu kirli beden
Hediye paketi acılar ve diş ağrısı ve migren ve ülser
Kar beyazı özlemler
Sokak arası özlemler
Kardeş ağıtı özlemler
Özlemler kere özlemler...
Devir uçurumdan kötülüğü vur belden aşağı gitsin hayat
Cam kesiği "buralı" duruşlar kaybolsun alnımdan
Ve hiç sönmeyen ampüllerden nefret edişim o günlere dair
Bilmezsiniz gece yatarken ampül sönüklüğünü
Karanlıkta uykuya dalma "anı" olmuştur dudak kenarında.
Kışa soba kurumu,boru içre kurumlar siyaha boyar havayı.
Siyah beyaz fotoğrafa bakma ve imza atma bulunan her boşluğa...
Sakalımda sakladığım evcil acıları sakalımla firar öznesi yaptım.
Sahi...
Siz hiç sakalınızla annenize tahliye kokusu koklattınız mı ?
Ben koklattım...
Hem ağladım,hem utandım,hem koklattım...
sana ne yorum yazılır ki şair ! Ne denebilir ki................😫😙