Çocuk Oyunu
kapağını açıp bir mahzenin
içine dalmaktır
yokolmak
hiç varolmamak istersin
bazı zamanlar
ondan karanlıktır aynı ayın
diğer yüzü
elinde topac
dönmektir darsokaklarda
bazı zamanlar
taştan merdivenler
yaslanır çatlak duvarlara
tutarsın elinden inerken
büyülenmiş nefesinle
fıstıkağacından ya da tophaneden
çingene mahalleri
kadar yabancı
bir o kadar da sıcak
olurum bazı zamanlar
hiç bitmeyen seyahatlarda
kaybolmaksa eğer
muradım
bir çingen mahallesi bulurum
toygarda
yada körfeze bakan
izmit'in sırtındaki
kahvehanelerde
dizilirim
perşembe pazarında
kaybolmaktır
hayat bazen
sokak ortasında bir çığlık
evin yolunu bulamamaktır
o muazzam korku
çocukça... çocukça...
annemi beklediğim gibi
beklerim
bazı zamanlar
bir kitap için bilenirim
gözlerimde birden pırıltılar
çakar
bilinmeyene akarken
tutunup zamanın eteklerine
durmak isterim
olduğum bu yerde...
korkusudur büyümenin
içimde ki
kaybolma hissi
ta o zamanlardan kalma
çağlar boyu
yaşanan en büyük korkulara
bir misal,
kapatıp gözlerimi
titrerim
ve devam eder hayat
gözlerimi açınca
kendimi yazıyor bulurum
bir klavyenin karşısında...
üüüüç, ikiiiii, biiiir...
ve şimdi
işte yine kapatıyorum
gözlerimi...
02.08.2012