Çocuk/luk Aşkımın Hikayesi
kalbimin içindeki o önünden hiç kervan geçmemiş köşkte,
bir köşede yaşardın
ne sığar ne taşardın
kimseye zararın yok
eser gürler coşardın.
yanakların hep kızarır
başını öne eğip bakardın
görmezden gelirdim
çekinme diye.
ne olur derdim,iyice baksın.
baksın da rüyasında görsün
uykusunda sayıklasın.
hain miydim yoksa bende mi sevdalı bilinmez.
ama küçüktüm
çok fazla çocuktum.
masum şeytan olur mu;
hep şeytan hem kuyruğu?
severdim seni aslında çok severdim.
iki yaş küçüksün diye
ablan sayılırım derdim....
de içimden öyle demezdim.
bilirdim sevdiğini
okurdum o isimsiz mektuplarını da
altında bir imzan eksikti sanki.
kokun vardı sayfalarda,
tanırdım.
yıllar yılları kovalarken
mektuplarım kucak dolusu olup birikirken
ben bu gizli sevdayı aşikar red ederken
bir de baktım vakit gelmiş,
askerliğin çıkmış,gidiyorsun.
beni öylece yapayalnız bırakıyorsun.
tüm havam söndü gemilerim yalpaladı.
bitecek miydi şimdi bu gönül oyunu
yaşamadan ölecek miydi sevgimiz.
hep gözlerin yerde,aklın bendeyken
bense aldırmaz görünüp hep seni severken
olacak iş miydi bu şimdi...
ne yakardı avuçlarının sıcaklığı içimi.
söylemez konduramazdım kendime bunu;
sanki yenilgiydi.
hep korkardın evlenip gideceğimden
söyleyemediğin aşkını çiğneyip geçeceğimden.
evlenme derdin bana seni üzerler.
evlenmem derdim,sen korkma üzemezler...
yıllar yılları kovaladı
akrep yelkovanı aheste aheste teğet geçerken
kim bilir kaçıncı kez; hem ısırıp hem de kucakladı...
ne uzundu bu gidişin,
bitmeyecek miydi sensiz bu hüzünlü günlerim.
keşke biliyorum deseydim,
bir öpücük kondurup yanağına öyle gönderseydim.
keşke boynuna kardeşçe-aşkına kalleşçe sarılmak yerine
tüm kalbimi ayaklarına serip de gönderseydim.
dedim ama nafile
vatan bekler,boynumuz kıldan ince
sevdamız kılıçtan keskin.
biliyordum bunu çok özleyecektim.
utangaç sevgilim benim.
sen gideli hani ya,
yıllara yıl demek asrı küçümsemek olur.
her biri bin yıl olmuş,tarihler dolmuş
mevsim yaz mevsim kış derken
takvimde kara hep kış takılı kalmış.
kömür karası gözlerinin
ömür yarası olacağını belli ki kader yazmış.
gittin.
ama dönmedin.
masamda son mektubun dönmezsem aç dediğin.
açıp içine baktığımda
hep bildiğini öğrenip kahırdan küle döndüğüm.
anladım ki ertelemeye gelmezmiş aşk,
pişmanlığın büyüğü yapmak değil yapmamakmış bu hayatta.
ben şimdi seni nasıl geri alırım,
artık nasıl görürüm.
bu aşk da destan oldu,
kimden sorup tesellimi bulurum.
böyle bir yoksunluğu nasıl
ama nasıl ...
ben senin yerini ,
oturduğun koltuğunu
o hasretle bekleyen kollarımı,
baş koyduğun yastığını
ne ile doldururum.
tanrı'nın hem lütfu hem de cezası oldu bana
aşkla oyun olmazmış ders oldu bana.
bu aşkın sefası yok cefası oldu bana,
bir çekip gidişin bir de dönemeyişin dert oldu bana.
Unutulur mu hiç çocukluk aşkı ilk yüreğe düşenler kim unutmuş ki? Kutlarım içtenlikle...👍