Çoğu Kez Uyarmıştın
gökden çekebileceğim iki beyaz bulutu düşündüm
kaplasam tüm onunla yaşadıklarımı
içimdeki metaforların azgınlığını örtbas eder mi
yada
başak rengi saçlarımı serbest bıraksam
dökülürmü önüme güneşe çizdiğim tüm hayaller
yarım sevdadan hesap kesmenin sırası değil
eğilse bile yakalayamıyor sevdanın kuyruğunu
bekli de haklısın çoğu kez uyarmıştın
başkalarının imgeleriyle şiir yazabilirsin
ama başkalarının şiiri ile şair olamazsın
olamadı da
sadece
o beni sevemedi
sever gibiydi
ben onu sevdiği zannettim
o da beni
çıplaklar her zaman aşka hazırdır
çatlak seslerinden hamam suyu fışkırır
ellerin kokulu kurabiyeleri çayla ıslatırken
kelimeler neden bu kadar riyakâr geliyor ki
tatlanmış dudak kıvrımlarımın kıyısında
benim ki sadece bir itiraf
mavi far altından bakma öylece
azaltmaz tabi yürekteki yangınlar dinleyeni el ise
Tanrının parsellediği aşkı bütünlersen içindesin
yoksa orada sadece geçici bir kiracısın
parmaklarının yok yalnızlığımda kabahati
sebebi müsibeti belki de o adam olabilir ki
kim bilir hangi duanın içinde büzüşür onun adı
yerine ulaşmış gibi bakma gökyüzüne
açma ellerini her ezberinde ki duaya
saçların kokulu çamaşırları ipe dizerken
kulaklarıma vuruyor kabul edemeyeceğim sıfatlar
ne olursun
sus ve dinle azıcık
içimdeki o tarifsiz sızın
damlaya dönerse gözlerimin kıyısından
ne olursa olsun
sustukça cüceleşen ben
bir de bakarsın bir çığlıkta hem de birden bire
devleşirim o deli mavi gözlerinde
oysa denizin kıyısında kumdan kuleler yapıp
yüreğimdeki tüm yaşanmışlıkları
dalgalara kurban ettim
tuz tacirleri ile aradık dalga dalga
söylesene abla neredeydin
Anıların ağını çektikçe denizlerden genzimizi yakar hüzün. Yüreğimizdeki yalım ateşlerde apansız içimizi burkan, yüreğimizi ağrıtan şiirler ütopyasında yalnızlığı ömrümüzün ayrılık destanı olarak görürüz biz. Oysa, hiçbir şiir yetmez yüreğin yangınlarını anlatmaya... Tebrikler...