Dağ Çiçeği
sarıkamış’ın üzgün örtüsü
gece...
parıldayan yoksulluk
içime tüneyen bu kaçıncı yolculuk
nuh’un dağındayım
aradım gözlerini bir süre orada
araratlı bir gezgini gördüm
gözlerine baktım/ yoktun
bangladeş’de bir ihtiyara sordum kokunu bir gün
saçlarını Nepal’de bir köylüye...
tenini
adilcevaz’da kızıl duvarlara...
çocukların elleri üşüyordu Bazid’de...
ellerinden habersizdiler
beyoğlu’nda bir küçük hamala sordum
sırtı kan-talan
duymamıştı gövdeni...
afganlı bir kadının ağlayan sesine sordum
sesini…
lal söyledi
pusu dedi
git eyledi
gittim
nerdeyim
sözüm mü ola
bir geçitin ihanet tüküren soluğunda
ben sağanak derim, sonbahar derim
çiğdem açan yamaçlar derim
inadına göç derim
kapanır yüzüme çizgileri silinmiş haritalar
bir çiçeğin damarında demlenirim
çiçeğim
çiçeğim
serserim/ ben geldim
avuçlarını aç
hele bir öpeyim…
Fotoğraf: ARA GÜLER