Dağınık Seramoni
sudan sebeplerdi
suyun iki ayrı kıyısına düşüren bizi
kuru kuruya
şimdi alabildiğince yağıyor yağmur
söylesene
farz mı boğulmak
güneşin ısıtamayacağı kadar uzakmış artık bahar
öyle diyorlar
var mıdır bir bildikleri diye geçirecek oluyorum aklımdan
aklımı sel basıyor
ıslanıyor bütün sorular
ne kadar uzağa gidilse
bir o kadar yakına sokuluyor hüzün
yüzün vuruyor gecenin olmadık zamanları
bütün yüzsüzlüğüyle yüzüme
içimde
saklambaç oynuyor gölgesi kayıp çocuklar
çanak çömlek patlıyor
eskiden de bilirmişim aslında
insanın bir tek kendinden kaçamayacağını
tevekkeli değil ya
kaldığımız yerde
bırakamıyoruz aklımızı
şimdi biraz serserilik var dilimin ucunda
ve yasa dışı bir şiirin
satır başları
yarım cümlelerdeki yetim kalmış özne
uçsuz bucaksız bir yalnızlık
afeti devran bir ayrılığın yeşil gözlü melekleri
ve
nereden geldiğini bilmediğim yakıcı bir soğuk
avuçlarımda
zaman
kendi hükmüne yenik
geçmiş
geçmeyen yanlarına tutsak
ve nasılsa
her halükarda
mevsim sonbahar hava gri
velhasıl kelam
asıl mesele neydi?
çok güzel betimlemeler var,çok beğendim şiirinizi
kaleminiz dert görmesin
suyun bahanesi akmaksa önünde ne uçurum bırakır, ne duvar.
ardına hiç bakmaz. kaç çakıl taşı onun hevesiyle yarına taşındı...
tebrikler şair'e...