Dair/e/dair
hayal et
soğuk dalgalar
eteklerine vuruyor
bir deniz fenerinin
parlament mavisi gök ve deniz
aklımdaki kuruntulara nazır
hayal et
bir gezgin dönüyor evine
sıcak yatağı kuru taşlardan daha sert
dışarıdan bakan gözler çok havalı
fakat ruhu kırgın gezginin
belki babasına
oluşuna sebep olduğundan
hayal et
belki bir makinayım
sadece önünü görebilen
ellerimde turnalar
arkasında gölgeler
realite hangisi
etimi çimciren sızı mı
yoksa geceye nazır
deniz kızı mı
hayal et
yüzü kemikli bir oğlan
saçları gözlerine düşmüş
ince sesi kumları dövüyor
hayran kızların bakışı altında hazin
piyanosuyla ve yarı kuma gömülü
bir yunan tanrısını andırıyor
hayal et
bir muhayyile
bir zahir dünya
bir sonuç vermiyor sana birisi
hep soru etrafında geziyor
ölçüyor biçiyor
teklifler sunuyor
fakat sonuç vermiyor eline
sana bırakıyor yorum şansını
ne dersin ona
terk mi edersin yoksa
teşekkür mü
hayal et
bir boşluk düşle
sonra tanrıyı imgele
ardına evrenin tümünü sığdır
sonsuzluğu diz önüne
çıkan sonuç hiç olmalı
kaçınılmaz hiç
zorunlu ve tek olan
eşsiz bir hiç
tut avucunda yakala
anlam yakınlarda olmalı
hayal et
gerçek bir yanılsama
hayat bir rüya
uyanamıyorum
kendine gelmeden önce
kendilik sana mı ait
bir düşün
elin ve ayakların
bir döngüye mi hizmet etmekte
kırdığın yumurta kabuğu
ya rüyaya açılıyorsa
ya gerçek midendeki yumurtadaysa
hayal et
elinde bir fanus
içerisinde bir deniz
parlament mavisi bir de
minik deniz feneri
üzerinde bir insan
oldukça kırgın satıhlı yüzü
tam ufkun arkasına bakıyor
sana bakıyorum sen
sen de Ben'e bakıyorsun
kendi kendine nazır
hayal et
soğuk dalgalar eteklerine vuruyor
bir deniz fenerinin
...
Güzeldi Yunus ..