Değişik Bir Eylül
Güneş’in Ay’a mansub borcu kadar mat
Ve Kendi gölgesini yutmuş bir sokak lambası kadar soğuk
Islak beton sokaklar gibi sessiz bir gecede
Söylenecek birkaç söz daha varmış gibi bakıyorsun Eylül ...
Sus...!
Yazıya doymayan arsız bir parşömen
Ve geçmişimin yırtık sayfaları gibi kayıp
Devrik cümleler gibi bakıp durma öyle yüzüme Eylül ...
Git...!
Pervasız dizelerin,alttaki sayfaya geçmiş kalem izleri gibi silik
Ve henüz hissedilmemiş duyguların deneysel metni kadar anlamsız
Sırtından bıçaklanmış müebbet düşler gibi bakma yüzüme Eylül...
Dur...!
Sus...!
Git...!
Dur...!
Birşeyler yap yani Eylül ...!
Bu sefer yapraklar sarıda olsa kalsın mesela dalında,
Yine yağ sağnak sağnak farketmez
Birkaç damla ötesine düşerim en fazla
Yeter ki aynı meyle sürükle bizi
Dere değilsede nehirde kavuştur mesela...
Tuza karma, denize bırakma yüz yıllık hesabımızı
Ve tüm aylardan birer mısra alacaklı gibi çatma kaşını
Cesaret verme bu sefer şu deli Kasım’a
Koca Milleti yasa boğmuştu hatırla ayın On’unda...!
Sen ...
Bi yer değişsene bu sefer Nisan’la !!!
Eylül ki, şairin kaleminde ince bir şahsiyet bulmuş..
iyi şiir..... eyvallah...