Değmeyin İşte
Hava gibiyim
Çok azla açarım pamuk pamuk
Bu zamanlar da örümceklenirim
Yar olmadıkla
Al beyaz çırpınışlarla örtüm
Neye sevindim, neye üzüldüm bilmem
Yüzümdeki nur dediğin
Gün doğmazıyla her kezinde simsiyah
Fitil fitil hesabı olur kuruşun
Fikrin yetmediği her yerde
Bir kurşun...
Bilmezki erir
Çelik irade karşısında duruşun
Yaptıramayacağı şey yoktur
Korku ve umutsuzluğun
Doğarla her seferdeki
Nabız nabız atışladır
Yay gibi gerili mavi güçle neferdeki
Şimşekleri atıp çekişle
Yağmasa da umuttur içteki bu gürleyişle
Sarışın dev gibi
Çakmak çakmak oldum mu
Kıvılcımlaşır özümde bulutlar
Ha yağdı ha yağacak
O zaman değmeyin işte...
Her an bozulmağa değişken
Bulut gibi dökmekteyim siyim siyim
Yer gibi emerim içime içime
Ne gezdirmedim ki üzerimde
Nasılsın diye sorma
İnsanlarım gibiyim işte
Bir yanım acı
Bir yanım göz yaşı
Bir yanım yaprak döker
Bir yanım bahar bahçe
Diyen ozanlarımla bağıt
11.06.2016
Aslında çalışmanın son bendi, aşağıdaki gibi sonlandı. Son bentte eyem ve duygu yığılması vardı. Bu bağlamla birazcık ta olsa anma içinde memleket şairi Hasan Hüseyin Kokmazgil ve konuyu Babürşahlara kadar götüren tarihsel diyalektikle Salim Erben dedim. Bizdeki olduran düşünceler bunlar değil mi?
Nasılsın diye sorma
İnsanlarım gibiyim işte
Kavruk ve savruk
Bir omuzum çeker
Bir omuzum büker
Bir gözüm görür
Bir gözüm bakar
Bir kulagım yerle seste
Bir kulağım göğüsle nefeste
Bildiğin gibi can ve toprak çeker