Deli Derviş
ellerin haberi yoksa da evlerin haberi var
kırk yıl içinde çürüttüğüm bedenimi şimdi alın
kainat karınca seyri gölgelerde nedamet
kaç okka gelir bilmem amma işte el kadar yürek
kırık bir cımbızla seçemez ak sütün içindeki ak kılı
aklı siz alın maruftan saklı olan bize kalsın
zaten çıngıraklı bir yılan zehrine sevdalı zaman
gökler sırrına şahit kaç susuz kuyu düşte gör
yer her iki avuç dolusu toprak savur gitsin
alemi doldursan yüreğine gözünü doyurmaz aşk
eksilen var çünkü tamamlayanın yerini tutmaz
nicedir gönlümde taşsız mezar taçsız kral ölüm
ak ellerin güvercin gerdanlığı sevgili Azrail
tut ve bırakma ne yana düşerse baş orada telaş
elifin gülüdür solar dilidir susar babasıdır ağlar
bülbüller nereden bilsin dili tutuk olanı
çok geçmez üç beş seneye aşk ona da uğrar
fırtına bekliyorsun meltem estiriyor letafet huyu
canımı yakıyor yalnızlık kapıdan girerken içeri
anasız kuzular kuytularda kesilirken sütten
içinden dışına çevirip geceyi aç yatırıyor her heceyi
bu nasıl bir cebir devri kebir aşksızlık zulüm
ben aşk diyorum o durmadan içiyor
ettiğimi bilir ettiğini neden bilmez kulun şahanem
Elif sen nelere kadirsin güzelliğinle kutlarım efendim :)