Delilah
‎" Bana senin içinde bulunduğun hiçbir kara parçasında, özgürlük hakkın var demesinler... "
ah biz unutamayanlar,
karınca sürüsü gibiyiz...
dağılmışız yine en ufak rüzgarlarda
toplanmaya kalksak, bizden milyonlarcası bir avuç etmiyor...
bir yatağın üzerine attığınız an aşkı,
sol tarafından terk ettik,
sol tarafınızdan terk edildik...
niye gittiğinizi anlayamıyoruz,
mevzu bundan aylar öncesi başladı, finali göremedik...
olayın kilit noktası sevmeyi bilmemeniz değil
şimdi anlat deseniz, yutkunarak başlayabiliriz belki,
"boğazımızdaki jileti..."
" sessizliğin sesini aç. uzaktasın, duyamazsın sessizlikteki sensizliğimi... "
bilmiyordunuz,
sevmeyi, sevilmenin kıymetini, kalmayı...
zaten bunlar en az bizim kadar, gereksiz şeyler...
size sorsak, çok seviyordunuz. yaşayamazdınız. kız çocuk istiyordunuz.
daha neler...
asıl bilmediğiniz, asıl eksikliğiniz
sevmemeyi bilmemek...
her şeyiniz yarım,
terk etseniz bile, bir umut bırakıyorsunuz, bir perde aralık...
yani "yarımsınız"
yani, yarımız, eksiğiz, bitiğiz...
ah biz kalanlar,
bir kalp kapakçığının içerisinde, iki çift gözün gardiyanlığında,
bir tutam saçın parmaklığında, bir elin teriyle hayata tutunan ve bir siyah gözü özgürlük sayıp, umutla bekleyenler...
düşüp kalmışız yine en ufak isyanda
ayağı kalkmaya çalışsak, bizden milyonlarcası özgürlüğe ulaşamıyor...
şimdi, "yeter konuştuğun, sus biraz" deseniz,
alarak susabiliriz belki,
" son nefesimizi... "
bir gün unuttuk kelimesi çıkarsa ağzımızdan,
başka bir bedenin sırtımıza tırnak geçirdiği söylenirse,
sevmiyoruz dersek bir gün,
" Anlatılanlara inanmayın, duyulduğumuz kadar sessiziz işte, fazlası yok.. "
Duyarlılığımızın canlı tutulması adına güzel bi çalışma Kutlarım