Demir Beşik

Gözlerimi kapatıp aydınlık tarafına
Merhameti adında bulup
Yüzünün hatlarında süzülen bir yelkenli misali,
Uzaklaşıyorum dudaklarının korkunç sonlarından...

Çokluklar altında sade bir tören
Maskemin ardında çanlar inletiyor ortalığı,
Bu benim dinim değil!
Arada sıkışıp kalmış bir hoşgörüşsüzlüğün suyuna batırılan bayat vicdanlar
Hepsi seçimlerinin sonucu...

Eski yargılara yer yok bu mahşer-i sürgünün terazisinde
Hepsine karşılık gelen şahitler sunulmuş gümüşten tepsilerde
Kurdelanın bile rengi yok
Ucuna bağlı halkaların anlamı yok
Varlık içinde yokluğunda bir yeri yok!

Oysa karşımdasın ve bana ait.
Gözlerimi kapatınca aydınlığa,
Siyahların içinde görebildiğim tek sahne bu!

Oysa karşımdasın ama bir sis bulutu gibi geçebiliyorum hücrelerinden...
Yüzünün elmacık kemikleri parçalanıyor
ve gözlerinin rengi beyazlaşıyor
Ayaklarımda hissediyorum ayazı
Erkek çocuklarla dolduruyorum kürtajlı tarafımı
ve arındırıyorum içimin kuru çayırlarını...

Bu renkler benim değil!
Zincirlerle dizginlenen yanım sana öfkeli
Balçıkla sıvadığım duvarlar derinin parçalanmış hali gibi duruyor karşımda
Bu acımasız haller benim değil
Hiç biri sebepsiz değil!

Yaşlanıyorum...
Yanımda ki adama sokulup,
Her sevişmede seni düşleyip,
İhanet ediyorum bu nefese
Ama hiç biri benim değil!
Başucumda tahta beşikte uyuyan,
Sevişme mağduru melekte senin değil
Senden değil...!

Saygısızca törpüleyip arzularımı
Bir kaç dakika içinde kurban edip zavallıları
Sahibi belirsiz iklim örtüsü altında
Nefes nefese boğuştuğum takıntılarım
Ne kadar yoksunum merhametten...

Artık vurmalısın beni
Seni görebileceğim bir yerden
Yatıp pusuya gözlerimin içine daldırdıp kinini
Tek hamlede işgal edip kalelerimi
İşlediğim ihanetlerin önünde
Aciz bırakarak her yanımı
Ama en çok sana ait olan tarafımı vurmalısın...

07 Eylül 2011 48 şiiri var.
Beğenenler (6)
Yorumlar