Denilmez
yine karşımda hayalin
yalan rüya bit denilmez
o nazlı, işveli halin
görmezlikten gel denilmez
başta akıl komaz gözün
bir duyulsa emir sözün
elmastan mı bilmem özün
at denilmez, sat denillmez
sen kızarsın ben yanarım
tozu dumana katarım
senin için ben ağlarım
göz yaşıma kes denilmez
dünya dursa ben dönerim
senin gözüne girerim
kaf dağına da giderim
sevdalıya dur denilmez
konuştukça diner sızım
kesseler de susmaz ağzım
dediğimiz sözdür bizim
ozanlara sus denilmez
her derde dert veren Mevlam
yollarında kurban olam
izin ver de herdem kalam
aşık kula git denilmez
mumdan muma eririm ben
halden hale girerim ben
dertten derde düşerim ben
tut şu dalı çık denilmez
ruh bedene girmiş ise
beşer burya düşmüş ise
sevda başa gelmiş ise
söküp onu at denilmez
kapılmışsa insan rinde
vurulmuşsa can evinde
rezil olmak kaderinde
olsa bile dur denilmez
Âşık Emrah bilmez işi
ne söylese duymaz kişi
yaratmış ya Allah Dişi
denilmez ki ne denilşmez