Denizde Yüzen Yorgun Bir Sevdaydı
dilimin ucuna takılan her söz
uçup gidince...
ne yaparsan yap
hep sana gönlüm boncuk
söze gerek kalmadan
aklıma gelen kelamı ima etmeden
sana olan niyazlarım yüzüme b/ulaşır
korku duvarlarına aşarken
titrek olan gönül b/ağımda
kalbin kırık uçuruma k/alandı
hiç dermansız yaralarıma
seni azad ettiysem
ben senden geçtiysem
yüreğime akan sevgine b/ağlarım
yaşam denen kavgada
artık
tarifi zor olan sevdaya yolculuk
tiren rayların lakırtısı kadar
sesin uzak kalışıydı bizimkisi
nabız atışına düşen ağrılarına
kol gezen yaprak dökümü gibi
yüreğe demlenmış arzular
fırtınalı zaman tüneline k/ayardı
bedenim
her an sana titrerken
düşünürken bahsız gönlüme kalan
son nefes alışlarımda
kuşun kanadına k/onarım
uçari sevdana yenilmez s/ayardım
doğrusu seni yüreğinden yardım
titrerken her derdine
ben sevdamın gönül ağrılarına
denizde yorgun bir yüzücüydüm
çarem olsan derman ç/ağlardım
hangi kelama söz ettiysem
yağmurlu sular kapladı / denizi
aynı gönlümdeki sen zinciri
akıl tutulmasıydı
seni düşünmek kadar
şehrin kaldırımında...
yalın ayak yürüyen kimsesiz dilenciydim
işte
o gördüğün kör düğümdü
yardım etmek için koştuğun
yüreğine taşırdığın zamana k/andığım
düşündüğüm bendim
ben seni biliyorken
sen bilmiyordun ben olduğumu
anlamışken çelişkilerin doruğunda
sevmekte kolay d/eğildi
ben yurtsuz evsiz
ve kimsesiz sevgi ocağında pinekleyen
sen sıcak konforlu odalarda düşler sevdiğini
dalgalarla boğuşan bir sevdandım
işte aramızda dağlar vardı
yollar uzundu
belki ulaşılırdı
denizde yüzen yorgun sevdaydım
gönül zincirini geçecek yürek sevda tutkunu
cesaret varmıydı?
bilmiyorum
deniz gönlüm sana boncuk tasması kadar
göz değmez ova menziline uzaktı
görünen nazara gelse
bildiğim tek şey vardı
cesaret tutkusu olan bir sevdaya can kurban!
04 Kasım **11* Karataş