Denizlim
Denizlim, ak gerdanlı kızlar gibi boynuna inci dizili şehrim,
Ötelerden, ötekilerden değil üç etekli, al mintanlı gelinciğim
Allayıp pulla, koynuna sakla... gurbette çok örselenmişim.
Yad yaban, öksüz ve yetim senden kaçıp yine sana eremeyişim
Efeler gibi diz vurup toprağına semaya yükselir bu ellerim
Kaldır ve aç kollarını ben geldim
Sıra sıra kapılarına... tozuna, dumanına, horozuna memleketim
Dilimde duam, ekmeğim, emeğim... gönül kapımda en büyük servetim
Buğday tanesi, elma yanaklı, üzüm gözlü dilb/erim
Dök eteğindeki taşları da meserret meclisinde hoş beş sohbet edelim.
Yıllar var ki tarihin ince kalemiyle yazılmış çeşmelerinin kurnasından
Buğusu gözlerimden akamayan zehrini şerbet diye içmişim
Mülteci, hoyrat, asi bu çocuk kadın,
Derdim de dermanım da sen de!
Denizlim, bir karlı dağ doruğu hasretle bin bir yeşil eteğe bürünmüş memleketim
Bil ki geçmiyor senden ırak kalınca günlerim, güncelerim
Anam kokar düştüğüm kaldırımların,
Babam çıka gelir vardığım tüm sokakların başından
Yaren olur, yar olur, kardeş olur sana döner sen olur yine sana gelirim.