Deprem
Gözlerindeki güzellik
sevincinden fışkırıyordu
Yazmak
dünkü depremi unutturup
kulağına beriki günleri fısıldıyordu.
Hele yazdıklarını okumak son haliyle;
yeni bir ilaç keşfetmiş gibi,
ölüme çare bulmuş gibi...
Un eler gibi vermek eleğe, yazdıklarını
zordu başta
o da anladı
aşçının ekmeğindeki sır, buydu.
Olmadık gamzeler türüyordu yanağından
dün kan çanağı dudakları
evvelsi günün şarkısını söyler gibiydi
Dışarıdaki yağmur sesi
bestelerine ahenk veriyordu
Şimşekler korkutmuyordu bu sefer
duvarlarına değen havai fişeklerdi
Bahçede her gece illaki öten horoz
Masalarda tüketilmişse de
ayak sesleri kalmıştı, yine vakitsiz ötüyordu
tepiniyor gibiydi
Boyun ağrıları
her ne kadar betonla birleşse de
gözleriydi;
içinden, sessizce
Ama içli, ama gürültülüce
parça etkisi yaratıp, gökyüzünü kurşunluyordu
Kâğıt bulamadığı bir gecede kalemi
tenine birşeyler çiziyor gibiydi
kahkahalar türeyip tüylerinden
kokuyordu saçlarında topraklı elektirikler
Karanlık hatırlattı kendini
yorgun olan bedeniydi, uzanmadan uykuyu isteyen
Hiç susmamış sirenleri
duyar gibi oldu
İşittiği,
başka bir sesti.
O, hâlâ birşeyler karalayan gözleriyle
öylece bakıyordu beton yığınları arasından
İlk defa kendine kulak veren sabaha
geceye hüzün düsmüs böyle felaketlerin bir daha yasanmamasi dilegiyle siirinizi kutluyorum...👍👍👍