Dertli Dertli
Kıyamam çehrende açan güle
Dökme yapraklarını dertli dertli
Gönül kafesindeki o bülbüle
Söyleyin ötmesin dertli dertli
Yar! Kışa çevirsen de yazımı
Çekmesen de kahrımı, nazımı
Kirpiklerinden telli sazımı
Çaldırtma nolur dertli dertli
Güneş doğar gül teninde
Ay batar mahpeykerinde
Gönlümün aynası gözlerinle
Bakma bana öyle dertli dertli
Bir elinde nasibin kalemi
Önüne serili hayat defteri
Bizi kavuşturacak bu kaderi
Yazma lütfen dertli dertli
Senden kalan aşk harabını
Görüp eyleme aşk serabını
İki yudumluk aşk şarabını
Aman! İçme dertli dertli
Aldattın gönlümü zemheride
Olamadın yaramın merhemi de
Gönlüme yaslayıp sırtını da
Of! Çekme öyle dertli dertli
Eyleme ecnebi cihana sürgünü
Çekme gönül kapına sürgünü
Ardından yaktığım bu türkünü
Söyletme bana dertli dertli
Bozkırda koşan atlar misali
Başı boş bulutlar misali
Şu garip kuşlar misali
Gitme böyle dertli dertli
Gelme maziyi yardan itmeyerek
Gel bana benden gitmeyerek
Mumdaki alev misali titreyerek
Yanma pek pare, dertli dertli
Senle derman bulacakken dertlerim
Ellerinle tanışamamış henüz ellerim
Sen kokmuyor iken fesleğenlerim
Nasıl gülebilirim ki öyle aşrı aşrı?
(Mahpeyker: ay yüzlü insan.)