Devinim
Çiçekler açmıştı yüreğimin katı sarsıntıları arasında
Sen ay ışığıydın gece yürüyen gölgelerin adımlarına
Gözlerin dalgası denizlerin yüzüme çarpan
Ellerin yapraklarını dökmüş gül ağacı
Saçların sarmaşık bezeli simsiyah duvarı
O sensizliği, sessizliği
Kalbime iliştiren kaderimin
Ömür geçer gider, Güneş devinir durur
Bazen kızıl, bazen sarı, bazen beyaz
Sen sonsuzluğu taşırken bakışlarında
Ben beyhude çabasındayım sevmenin
Nefesini tutarım o yılgın kaderimin
Gece olur, yıldızlar kayar, Ay doğar yeniden
Türkülerini getirir rüzgar Kaf Dağından
Üşüyen yanaklarından süzülen yaşlar
En saf halidir pırlantanın
Bir sessizlik, sensizlik, sevgisizlik
Ey kalbimin patlayan çeperinden, kanlar fışkırtan gece
Batır Ay’ı dalgalı ufuklarda
Çarpsın yıldızlar kurumuş çöl şafaklarına
Ruhumdaki heyulayı bitiren sendin
Şimdi
Yünden sırınmış yorganlar altında uyanır
Yorgun, yorulmuş ruhun
Ey bir ülkenin başkentli insanlarına benzeyen
Soğukça bir memur havasında
Boynuna dolanmış anne işlemesi atkısıyla
Saçlarını rüzgarlara salan sevgili
Ey dilini bilmediğim ülkelerin
Hiç duymadığım seslerinden şarkılar söyleyen
Şarkılar söyleyip de başka herkese dinleten
Başka herkese nefes olan, can veren sevgili
Gün gelir, o meyveler çürür, ağaçlar kurur, karanfiller solar
Yer oynar yerinden, dağlar çoğalır baktığın yerlerde, gök çoraklaşır gözlerim gibi
Simsiyah yağmurlar yağar ak bulutlar arasından
Denizler kabarır ve
Ölür her şey
Şimdi sen altında kalıyorsun şiirsizliğin
Büyüyor yalanın ve riyanın bronz tacı
Bahçenin duvarları çatlıyor
Aşkın ve hicranın ela gözlü kadını
Enfes bir paylaşım.Her şey birbiriyle yer değiştiriyor bir bakıma.Çok beğenimle.Tebrikler
Şiir bütünüyle güzel olmakla beraber, memur havasındaki sevgili tasvirini özellikle çok beğendim. Tebrikler sayın şair.