Devrik Aşk
bugün bir başkayım gülüm
masamda bıraktığım şikayetlerimi topluyor
içimdeki acuze
yine asmış kirli çamaşırlarını ses tellerime
sesim soluğum
yüreğimin başıboş caddelerinde
haykırırken
ihtiyarlamış bir acı soyundu
diz çöktü
başını kaldıran
yılanın merhametine
uzun zamandır
ruhumun kapısında bulduğum
üç maymunu kundaklayıp yatırıyorum
biliyorsun
yalnızların ağlama saati yoktur
ve tutunmak zordur
selvi boylu bütün güzelliklere
sahi
ben kaç bardak su vermiştim aşkın merhametine
şimdi sen
tutmalısın
tutmalısın beni bu şiirde
bir su bardağına uzanıp tutar gibi
tutmalısın
gecenin mide gurultusunda
bir içeri bir dışarı kaçan zebani gibi
tutmalısın beni bu şiirde
tut diyorum
tut ki bitap yüreğim
tut ki hastalıklı sokak fenerleri gibiyim
sarılığım gelip giden sineklerle çarpışırken
uzlaşmanın imkansızlığını sergiler
öfkem
evet
işte beklenen
tutmalısın
tut ki alnımdaki gelgit ayaklı solucan
yormasın beni
gündüzlerin ayakları sapasağlam basarken
gecelerin geçit vermez sisi
dokusunu ezberlediği karanlığa
kötü öpücükler kondurup
düşürür kumbarasına
ah be gülüm
ben ki
sana her mektup yazışımda
cinayet mahalline yetişmeye çalışan
bir dedektif gibi
postanenin yolunu tutuyorum
ayaklarımdaki postallar
kaldırım taşlarıyla fısıldaşırken
yan kesici kader
kirpiklerime sürtünüp
gözaltı torbamda sakladığım
umudu çalmak ister
ağzındaki düdükle
mazi sokağımdan geçerken
midilli rüzgarın ninnisi
taşıyla sopasıyla kovalar
haylaz ölü çocuklarım
biz ki
ruhumuza bulaşan şizofren sevdanın
katiliyiz gülüm
kırılgan düşen her akşamın
kirpiklerine
tutup
dudağımızdaki o sıska palyaçoyu astık
şimdi
ne zaman gündüzlerin süt dişleri arasında
yürümek istesem
evin önünde başlar
dönme dolap şaşkınlığım
ayaklarım kim tutar seni
sloganı atarken
dil köprümü sarsarak geçer
ileri...
Sevdambeyaz