Dil-ârâ - 7
*Görmezse insan altın bir tasla sunulmuş ahvâlini
*Yalanlamış olur hem geçmişini hem istikbâlini
Bir şarkı tutturmuşum dilimde yalnızlık var
Mestâne kaldı mekân lerzân umutlar kaçtı
Kırıldı yelkovanlar ferdâlara düştü nâr
Zamanı yedi akrep etrafa zehir saçtı
Fırtınalı sevdalar başıma işler açtı
Yansısam yıldızlarla güvercinler misâli
Kamera bozulmasa çalışsa kanıt için
Kutlu haberler salsam ilkbaharlar emsâli
Nehirler kurumasa yaşasa yanıt için
Nâmeyi yemese kurt ulaşsa umut için
Rengârenk bir mehtâba ışık versem ân gibi
Uslansa deli gönlüm kahkahalar atarken
Damarlarda dolaşsam efsûnlaşan kan gibi
Hicrânı yense seher karanlığı satarken
Kirpikler nurla aksa yanılgılar yatarken
Gurur sancağı düşse müsvedde olsa beden
Haykırsa dudaklarım dinse bu zalim hasret
Hıçkırık dolu kubbe fezâya uçsa birden
Ansızın gülüşünle ruhumu sarsa hayret
Ben seninim Dil-ârâ aşkım sana emanet