Dilemma
bir dilemma öyküsü bu
mevsim sonbahara yakın yaz sonu
ve saat sensizlin ve sabahın 5:15'i
uykusuz yalnızlıkla beklerken son güneşlerini
birden kopardın zemheri kışını
sanki gülkurusu kokusuyla sarılıydın en büyük yangınlarında
şimdi yanında olmak vardı
kadıköy soğuk
kadıköy ıssız
zemheri koynun sıcaktır şimdi
sarılıp uykumda seni görmek vardı
8:15 otobüsüne daha çok var
bir elimde sıgaram, bir elimde sen çok seversin diye içtiğim sütlü kahve
aslında hiç sevmem sütlüsünü bunun
nikotin suskunluğumu çekiyorum içime,içimize...
bursadan uzun, katıksız,uykusuz asfalt kokusuyla geldim
bir bilsen kış ağrım
ne yorgunum hasretine
kulağımda dokuz altı yolları
bilirsin ikimizindi bu beste
şimdi dinlemek vardı senden
kadıköyde bir yangın var bu sabah...
bursanın heykelinde gelen
biliyorum sen istanbulun buğusunda bile değilsin...
...ki haydarpaşa garının bakışlarından belli yokluğun
yokluğunu anlatmaya yasaklamak istiyorum dilimi
ama hangi kelepçedirki kurtulmasın yokluğunun anlatım şemasından
sesinin tokluğundan...kulağımın açlığına açılan bir yol bulmalıyım
ve en güzel türkünü dinlemeliyim
ama olmuyor işte...gücüm yok
zaten sende yoksun
umutsuzluğuma umut bağlayan gitmelerin
ben geldim sen gittin...
sen gittin ben geldim
ah! sevgilim
sana belki son şiirim bu..son isyanım
dinlemelisin belkide son kez beni
seni sevdiğimi
gel gitlerimi
senin için uyanmadığım her sabahı
yolunda eridiğim her otoban...
son dakika haberlerini okudumda bu sabah
şöyleydi yazılan haber gazetelerde
haydarpaşa da ölü olarak bulununa t.ö.'nün
cüzdanından bir mektup çıktı
mektupta 6:30 da öleceğini anlatıyordu
yapılan otopsi raporlarında tam bu saatte öldüğü açıklandı
ve avuçlarında şu notlar yazılıydı:
kusura bakma sevgilim
sana dilemmaydım...bunu yapmalıydım..
kadıköy/2008