Dipsiz Kuyu
dipsiz bir kuyuya fırlatıp
attım yüreğimi...
yüreğim ki şimdi umutsuz gezinir
bozbulanık sularda.
bulmasınlar ,görmesinler,
ezmesinler diye artık
bu zavallı yüreği
ben kendi ellerimle düşürdüm
o karanlık kuyuya...
kimsesizliği boyun büktürüp
çıkmak istese de oradan
boş artık yalvarışı Allah'a
kurtulamaz yanlızlığından...
mahkum olmuş bir kere
o kuyuda yıllarını çürütür,
yıllar onu oracıkta
eceline götürür...
Kalbimizi Taşıyoruz ama dikenli teller örmüşüz etrafına bırakın birinin girmesine bakmasına bile izin vermiyoruz. Taşlaşmış yüreğimizi kör kuyulara atıp demir parmaklıkların arkasına hapsederiz, beden değil midir sadece hayatın tüm gerçekliğinden alıkoyduğumuz? peki neden yüreğimizi kilitleriz. Tüm anlaşmazlığın simgesi olan beden dururken neden kalbimizi hapsederiz. Dört duvar arasında parmaklıkların arkasında kalan konuşamayan,dilsiz yüreğimizle düşünemeyen et ve kemik yığınını neden mahkum ederiz sonsuza dek ?
Aslında denememin tamamını okumanızı tafsiye ederdim, şiiriniz çok güzel kaleminiz daim olsun ama bırakın yüreği harfleri bile hapsetmemek gerek...
Sevgilerimle..
çok hoş bir şiir yazmışsınız aynı güzellikte final olmuşş
Allah size ömür kaleminize kuvvet versin... ;)
tebrikler
yüreğinize sağlık