Dışı Canlı Mavi İçi Hüzün Grisi
bir akşamüstü okunan hüzünnamede şiir popülist oluyor bilirim...
işlengisinde şairin kanı kırmızıca, bir kanaviçe beyazlığına erişiyor...
dem budur herhalde.
önce ısınıp, sonra kalmaktır o ocakta bir başına...
gerçi şu saatte çay da gitmez ama...
bilinmelidir ki; kavuşulmamış bir ayrılık iki kez veda demektir.
Hem kendine hem ona.
Çünkü kendinden başkasındır zanaat-ı sevda içinde,
Bir de o vardı b'aşka.
Dışı canlı mavi, içi hüzün grisi,
Bolca sepya anılar biriktirmiş...
Birde 'gözlerine bakmadıkça zeytinin gerçek tadına varılamamış' biriydi o...
Belki saçlarımı okşasaydı bu kadar beyazlamazdı.
Şimdi en günce sanrılarım sevda yeminleri.
Çocuklar kiraz ağaçlarından topladıklarını kulaklarına küpe yaparken;
Mevsimini bilmeden mutluluğa elim sende yaparken...
Bir 'elim' sensizliğe düştü/m...
Aslında ışık yılları kadar uzak
Ve öyküsü öyle uzun sürecek bir masaldan bahsediyorum,
Mutluluk! Bir gülüş kadar yakın olsa da
Candan olmadıkça hala çıkmamıştır o yola...
Ama bilmelisin ki;
Üstüme düşeni yaptım ben.
Kabulümdü bütün bıraktıkların...
O yüzden, bir merhem gibi sürdüm acılarımı kanayan yaralarıma...
Hem bilirsin; şiirsemektir geride kalana düşen,
Aşeren yalnızlıklara süt olsun diye...
Bir intiharın müsebbibi say olanları.
Bir yazgının sona erişi,
Ben gidiyorum bu şiirden, sen kal.
Bir virgüle say hayatımda kendini ya da bir nokta.
Yüreğim ruhunu kaybetti,
Son ruletini oynadığı aşkın masasında...
İşte tam da burada susmalı konçertolar,
Susmalı sokak çalgıcıları
Ve perdesiz bir gitar eşliğinde dalmalı uzaklara...
Ki ben, gecenin kılcal damarlarında gezinmekteyken.
Öyle ya; bir gidişin ardına düşüp gidecek şiir ancak böyle olmalıydı...
Biraz yarım, biraz sus, birazda kahırlı...
Gecenin dördüncü çeyreğine anı yazmanın.
Siyah geceye, siyah cümlelerle haykırmanın da vakti geçiyor...
Gökyüzü morarıyor... grileşiyor... saat sabahın dördü...
'Uzun ve karanlık gecelerden, gözleri kan çanağı sabahlara;
Merhaba! Ey sevgili yalnızlık, yorgun ve bitkin ben geldim...'
Kavaklıdere/ANKARA
kırılgan bir sabahın ,eğreti otlu sardunyalarına ,güvercin taklaları atan yalnızlıklarımıza,belki bir şiirin gölgesinde aydınlanır dediğim göz kapaklarıma hüzünlü bir alfabenin harfleri değdi...Güzeldi güzeldi...
pek mi pek güzel beğendim...
sevgimkere/saygımkere...👍👍👧👧
'Uzun ve karanlık gecelerden, gözleri kan çanağı sabahlara; Merhaba! Ey sevgili yalnızlık, yorgun ve bitkin ben geldim...'
şapkamı fırlatsam
bir de ayağa kalksam
bence yeterli gelmez..
merhaba şair .. hoşgeldin ..
Sevmek insanlıktanmış;Ve güven bana ! o illet bir defa olur !
Şu an tartışma gücünü benden aldın ya, yazar yine şiir, olur yine şair. Yoksa ben mi olurum, ya da ölürüm. Olayım mı şiir ? Öleyim mi şair ? Yok yok, ben olayım şair. Kim bilir, belki büyüyünce bende yazarım renk renk, güzel ve özel senin gibi... Tutarım senin elinden, işte o an ölürüm şair doğarım şiir...
şiiri günün kategorisinde değerlendiren seçki kuruluna ve yorumculara çok teşekkür ederim. yüreğinize sağlık...