Doğacak Güneşin Seyri
belki bir düğümüm sonsuzluğa atılan,
sen olabilir miydin
ki
o,
bunu çözen
çözecek olan
nasıl istemem yaralandıkça
umut
tökezlendikçe
zaman
kör gönlü koluna takan...
hayat işte böyle bir şey
varken yok olmak
gibi
yokken var olmak
misali,
can da can olmak varken
toplarsın hüzünleri
bir bir
gözlerinde
teklerken yalan...
uzaklık bir mecra olamaz mı
ki
bizi bizden alıp götüren
hasretten özlemlere
özlemden
hasretliğe
vuslata hicran katarken
gurbet bir nevi
kadere niyaz
istersen sus istersen konuş...
her şey nafile
yoksa aşk yoksa sevda,
yad elleri oynarsın
eksik olsada
zillerin,
bir sağdan bir soldan,
ortası
yol ver geç hanı
bilemezsin ki içinde ki dünyaları,
senken
sen değilsindir artık
doldur doldur bohçaları,
yinede
bitmez tükenmez
şu
kainatın taksiratı...
dertken kahır olur
kahırken
dert ,
bilemezsin nerede duracağını
boşluk çare olsaydı
nefes alır
soluk verirdin
şimdi ise
ben
içiyorum
sensizliğin çokluğunu
sessizlik katarak
biraz kulak versen
belki
duyarsın
geleceğin yokluğunu
olsada biraz geç biraz erken
biraz erken biraz geç,
bırak
insin yelkenler
çöksün gölgeler
ertesinin ötesine,
belki
bir gün açılır perdeler
doğacak güneşin seyrine...
(Berlin,24.01.2017)