Doğum Günü

bir şiir yazmak istiyor canım
ne hüzün belasından
ödünç alacağım sözcükleri
ne de nakış nakış öreceğim sevinci
acılara diyecek yok
zaten onlar bizden yana
kaç zamandır sana bir şiir tadında
bir çocuk utangaçlığıyla
bir mektup yazmadım diye
n'olur sitem etme bana
şunu bil ki diyala
ağlamaya bile
vakit yoktur bu ülkede

herşey bizden akıp gitmekte
uzuyor zaman
umut
o kadar ağır ki
med-cezir kıyılarında duran düşlerimin
omuzunda taşıyorum

yani anlayacağın
tüm sonsuzluklar sıkışıp kalmış
bu belirsiz mavilikte
konuşan tek şey
SUSKUNLUĞUN ta kendisi

bu yirmialtıncı yaşgünümde
dönüp bakıyorum da
kırılmış gözlerimin dipsiz derinliği
çiçeklenir uzak kıyı çizgilerinde
herşeye rağmen
yine de bir şiir yazmak istiyor canım

bir bana açılan yolun ortasında duran girdaba
yelken açan yoldaşlara
bir de hasreti bilincimde tutsak
tüm dostlara yazacağım
ve bir de sana diyala

bu şiiri
sınırsız uzaklıkta olan bir zamanda
sınırlı olmayan aşkların onuruna yazacağım
işte o zaman
tüm ayrılıkların sınırları kalkmış demektir
asıl olan içimizdeki uzaklığı yenmektir
düşün ki o zaman
hep aynı yerdeyiz
ve ansızın sana
MERHABA derim

budur günle gece arasındaki çizgi
çünkü sadece ışığın yokluğundadır karanlık

arayışlar olmasaydı
tutkular olmasaydı
şeytan kendine arkadaş
bulabilir miydi diyala

oysa vakti gelmiştir çoktan
şeytana tahtını sunmanın
ona tacını geri vermeli
haydi
hemen şimdi

II

şimdi oturmuş bir çınarın gölgesinde
canımın istediği şiiri yazıyorum
zihnim beyaz bir akşam ufkunda
amma
şu kahrolası politikanın fahişeliği kemiriyor beynimi
çıplak ve çirkin resimleri duruyor karşımda
ve kızıyorum kendi kendime

üstüme üstüme geliyor bulutlar
tiksinmeye başlıyorum bir çift gözden
ve gereklilik ekinden türeyen sohbetlerden
usanıyorum
sıkılıyorum
ama yine de bir şiir yazmak istiyor canım

bu kez rüzgar koşuyor yardımıma
uyuyan yaprakların üstüne uzanıyor
savuruken üzerimdeki buhranı
tatlı bir ezgi duyuyorum
ve sarhoş oluyorum

o an benim için durmuştur zaman
hayali gönlümde yadigar kalan
bir avuç arkadaş
ve eski dostlar belirir

işte şimdi diyala
bir kuş olsaydım diyorum
ülkemin o uçsuz maviliğini
kanatlarımın altına alsaydım

derken
gecenin tülleri çekilmiştir güneşin aydınlığına
ne gölgemin karartısı
ne bulutların ağırlığı
dostlar da gidivermiş habersiz

o an öfkem kızıllaşıyor
ve asi bir çocuğa dönüşüyorum
işte tam da şimdi diyala
bana ait olmayan benden
bir tütünüm olsa da
sarsam zehirini
ve tükürsem derim
şu lanet olası bilinmezliğe

III
şimdi ufukta kızıllaşan göğün
tarifsiz yoğunluğundayım
yutkunduğum ağular sabırmış meğer
ve Ahmed Arif gelir düşüme
mahpus damlarında ağarttığı saçları
yüzünde bin yılların hasreti
ve gülümseyen bakışları değiyor gözlerime

uzat ellerini genç dostum
anlamsızlığın ötesinde
tutsak kalmayacak sevdamız
dayan diyor
dayan
tükenen biz değiliz
tükenen zaman
'uğruna ölümlere gidip geldiğimiz'
aşklarımız çoğalıyor
uyan dostum uyan
bak 'dağlarına bahar gelmiş memleketimin'

artık gece iyice çullanmıştır üzerime
bu kez göğün sonsuzluğunda
devam eder maceram
birer birer kayarken yıldızlar
usulca seyrederim
o an fazla kirlenmemiştir bedenim
umut kadar diri
özgürlük kadar güzel
ve bir çocuk kadar içten
gerçekle karışık düşüm
ne zamana kadar sürdü bilemem
ama bildiğim bir şey varsa
o da bundan
derin bir haz duyarken
CANIMIN İSTEDİĞİ ŞİİRİ de yazdığımdır

IV

şafağı beklerken uyuyakalmışım
uyanıyorum
ve lanet ediyorum kader bellenen gerçeğe
sonu böyle olmamalı diyorum
yaşam ile kavgam
umut ile sevdam
yeniden ortasında durur
apaydın
upuzun günün

ve ilk defa hissediyorum
dudaklarımda yaşamın kutsal öpücüğünü
ruhumdan yükselen kıvılcımlar
che guevara kokulu havaya karışıyor
ve aşkı tadıyorum ilk defa

şimdi düşlerimle beraber
gerçeğin ortasındayım
yeni gelen güne merhaba derken
geleceğin bu zorlu yaşamına
dayanmak zorundayım diyorum
çünkü
yarısı yitik yüreğimi arıyorum

09 Ocak 2012 17 şiiri var.
Yorumlar