Doğurgan Şiir
~~~
güneşin günü
ayın geceyi
bulutun yağmuru
rüzgarın fırtınayı doğurması kadar doğurganım
sürekli sen doğuyorsun içimde
~~~
ve
sana zimmetliymiş gibi
senin gölgende saklanıyor sanki
bu mahşeri şehir
şehir kalabalık
çok kalabalık
sesler
uğultular var ama
kimse yok gibi
her şey silik soluk ve mat sokak lambaları
körfeze dolan denizin kararmışlığı
ve benim bu müzmin karamsarlığım bir yana
martıların dahi sesi körelmiş
- ah nerede o eski soprano martılar diyorum
her sabah
papatyaların karanfil olma telaşına uyanıyor
sardunyalar ve sen tatlı tatlı uyuyun diye
söğüt dallarını itinayla örtüp üstünüze
parmak uçlarımda tavaf ediyorum bütün sehri her gece
köşe bucak seni arıyorum
doyumsuz bir iştahla her akşamüstü
taç yapıp saçlarına takmak için
elalemin balkonundan çaldığım krizantemleri
ama varmıyor
varamıyorum bir türlü sana
boğucu bir kâbus gibi
ve yaşadıkça sensiz bu hayatı
varamadıkça senin olan
sana bulanmış bu koskoca şehirde sana
başı sonu belirsiz bir tünelle veremleniyor içim
ve daha çok ürküyor
daha çok korkuyorum
şehrin senle dolmasından
çünkü
sen doldukça içim
sen olmaktan
senleşmekten daha çok
senleşirsem
seni
benim sevdiğim kadar sevemem diye korkuyorum
sonra
tek tek
ama
tek
tek
ufalıyor
içimdeki zeytin dallarını
beyaz güvercinler
boy veriyor sonra içimde
mitolojik ve melankolik devasa hüzünler
anlıyorum ki
gidilmemiş diyarlar
dışarı açılmayan pencere
rüyalarda görünen üstüne binilen o bulutlar
ve annem kadar yokum bu dünyada
ama
yine de
çok seviniyorum buna
bilmiyor
görmüyor
farketmiyor kimse
yüzündeki yeni çıkılmış
doyumsuz bu ihtişamlı serüveni diye
~~~
hiç sancı çekmeden doğuruyorum
her gece her sabah her gün seni
karanfile dönmüş papatyalar
ve sardunyaların gölgesinde
söğüt dallarıyla giydiriyor
güneşin günü
ayın geceyi
bulutun yağmuru
rüzgarın fırtınayı beslemesi gibi
aşkımla emziriyorum seni
düşlerimi süsleyen senin şehrinde
~~~
....