Dokunabilsem
Dokunabilsem...
Farklı kavimlerin birlikte hicreti gibi şimdi aşk,
Diz kapakçığını yırtan asfalt bir yol,
Kızgın bir ateş,
Kaynar bir su,
Gözlerden, dudaklara doğru akan bir damla kezzap,
Ağızları kapalı tutan bir çift dikiş,
Dokunabilsem ah...
Adını, sokak satıcılarına sadaka olarak bırakan bir insan,
Aklında, gri kaldırımlara serilmiş bir kalp hayal eden,
Kimliği belirsiz, yüzü teşhis edilemeyen, yabancı bir cisim,
Sırtında eski bir keman sesi,
Dudaklarında eski sevişmeler, kimi eksik, kimi kanlı...
Gelsen ah...
Birbirine uzak, farklı zaman diliminde ki aynı insanlarız şimdi seninle.
Yetse duvardaki saatlerle oynamak keşke ah...
Mevsimlerin sırayı bozduğu için arbede çıkardığı,
İnsanların yitirilmiş duygularımız için marşlar söylediği,
Yeni bir evrenin, eski kafalı çocuklarıyız belki,
İsmimiz bitişik yazılıyor mu orada? bilsek keşke...
Sevsen keşke ah...
Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın düşleri var içimde,
Şimdi tam da bitti denildiği yerde hayatın,
Henüz çekilmemişken fişim,
Gerçekleşen beyin ölümüne inat,
Yerinden söküp gösterebilsem yüreğimde hep atan seni,
Hep orada kalsan keşke, ah...
Gelsen,
Sevsen,
Kalsan, ah...
Dokunabilsem...