Donmak Mahur Yolculuklarda
.
Kendi perdesinin gerisinde derin dalıyor çoğu
Dışarıdaki koyuluğu onun irili ufaklı gözeneklerini
O gözeneklerin yorumlanamayan parlaklığını tarıyor
.
Hep o siyah örtü kaplıyor oysa üstümüzü
Belki de o noktacıklar gülümsetiyor bizi
Onlara bağışlarcasına sevgililere yazıyoruz şiirlerimizi.
.
Dağın eteklerinde tükeniyor patika.Öteye geçmek olanaksız.
Derin bir kuyu paçamızdan kapmasın yeter ki
Kendine çeker alır derinliklere.
Gitmek istemem,istesem bile gidemem başka yerlere
.
Soluğun bittiği yer burası.
Avazım çıktığınca bağırsam şuracığa çarpar
Ve dönüp beni bulur.
Alıştırdık bir kez.Öyle ki her gece beni vurur...
.
Kendini kaybetmesi ve bulması böyle oluyormuş insanın
Çekilecek tadı tuzu kalmaz oldu artık bu iki kapılı hanın...
.
Düğüm üstüne düğüm atmaktan başka ne olabilir ki düşlerimiz
Yanıp sönen ne varsa benden asi.
Çoğalan yalnızlıkları ağır gelse bile koynuna almak zorunda kalır köşelerimiz
.
Patikalar geçilir dağın eteğinde durmak gerekir
Bir yaren beklemek boşuna bir başına sürgünüz kendi yolumuzda
Aşk bir yolculuksa eğer eninde sonunda tükenebilir
Adını her kim koyacaksa koysun ama
İhtilallerin tükenmesi gibi günahsız aşklar da tükenir
Kimleri aradığımızı bilmeden patikaların bittiği yerde
Saplanıyoruz hiçliklerden birine.
.
Karşıdaki dalda tek başına duran ayvanın dışındaki tüyler akşamleyin
Uçup gidiyorlar altın tozlu yalnızlıklara sırıtarak...
Teker teker yak ışıklarını ey gece,desem günah.
.
Bu vakitten sonra kimler girebilir benimle birlikte şu derin kuyuya.
Hep o siyah örtü,düğüm üstüne bir düğüm bir düğüm daha
Kendi perdelerimizin gerisinde derin dalmak,uzun uzun susmak talanmış
Sayfaları yıpranmış kitaplar,ilk yudumda tüketilen kadehler
Dağın eteğinde tükeniş,ayışığı oyunları
Yanık ıslıklarla yayılan adlar,evet ne varsa hepsi yalanmış
.
Her birimiz başka pencerelerden seyre dalmıyormuşuz
Meğer gökyüzünü...