Dört İnsan Dört Yaşam
Eski minibüs durdu köyün çamurlu meydanında
Umut, keder, alın teri, çaresizlik
Aynı arabanın farklı koltuklarında
Habersizce gelmiş yan yana
Önce Fatma Nine indi ağır adımlarla
Fistanının her yerinde
çiçekli çaputlardan yapılmış yama
Cebinde sattığı peynirlerden kalma
üç beş kuruş nafaka
Evde yemek bekleyen bir sürü yetim
Sıcak ümitler
Yorgun beden
Boş tava
Dilinde tek dua:
-ALLAH'ım yetimlerimi aç koyma!
Şu inen koca göbekli
Ensesi kalın insan müsveddesi
Köy muhtarı Yahya Ağa
Leş kokan ağzıyla
Kahkahalar atıyor sağa sola
Bitince parası
Satıverir ahırdaki davarı
Hemen gider karıya kıza
Yalanın biri ise bin para
Bir oturup dinlesen
Dersin ki bütün kızlar etrafında
Arkasından inen Kel Memed'in oğlu Recep
İş görüşmesine gitmiş yine
Bu sefer salyangoz fabrikasına
Yapılacak iş değil ama
Ne yapsın fukara
Kız vermiyorlar işi olmayana
Neyse ki işi kapmış
Talip olacak bu akşam
Emmi kızı Gülcan'a
Köy öğretmeni Kemal indi en son
Yine kederli yine dalgın
Karısı kaçtı geçen hafta
Her gün merkeze inip
Bulundu mu diye gidiyor jandarmaya
Bir haftada çöktü garip
Evde bebesiyle
Kaldı baş başa
Beşikte bebe, ruhunda kapanmaz yara
Kulağında çınlıyor yaşlı anasının sesi
-Bu kadının sütü bozuk
Alma oğlum, alma
Sosyal içerikli bir şiir. Dernlemesine gözlem, akıcı bir şiir dili. kutlarım Bahadır bey...
Yaşamın gerçekleri
güzeldi şair
Tebriklerimleud83eudd20