Dost'a Aşk(1)
"Hayır" kelimesinin karanlık odalarından bakıyorum yarınıma...
Yüreğimdeki ateş her gün biraz daha büyüyor,
Bedenim en yakın dostun belki,
Yüreğim senin için yanan kor
Lakin her merdiven aşka çıkıyor.
Dostluğun çok eskilerden kalan bir sayfa sanki
Eskiden dilime takılmış bir nota yahut.
Ya şimdilere ne demeli?
Sensizliğin cehenneminde yanmaksa
Ya da kavurmaksa bedeni aşk;
Ben dostluğun her harfini aşka pazarladım.
Resimlerdeki karartı misali gözlerin,
Sevda sözcükleri silik çıkıyor kalemlerden.
Kime anlatsam, gülüp geçecek biliyorum
Kime anlatsam, inanmayacak!
Ve kime bahsetsem dosta aşkımı
Dinlemeyecek eminim.
En sert rüzgârlar çarpıyor cesaretsizliğime,
Hayalinin ve düşünün olmadığı haram gecelerimde
Belki umut gülümsüyordur bize bakıp
Ya da bir yerde intihara teşebbüs ediyordur.
Gel gör ki seni özleyen gözlerim umudu unutur olmuş.
Asıl yok oluş, bir dosta vuruluşmuş meğer.
Kar yağmayı unutmuş yaz gecelerinde,
Bense sana ağlamayı.
Umut İstanbul'da bile son bulmuş.
Yalnızlık adında bir genç kaybolmuş İstan bile bulamamış
Sonunda anlamış aşkın bir bardak dostluktan ibaretliğini.
Kahvemi bile soğuk içtim sensiz gecelerde
Hiç tavşankanı olmadı çaylar mesela, ya da;
Çayın demi hiç tam oturmadı bardağa.
Hiç şekerim erimedi dosta aşık olduğumdan beri.
Şeker bile isyan etti belki.
Kurşunlar bile acıdı bana hep ıska geçti
Geçen geçmişti yüreğimden,bir kurşunun ne önemi vardı ki ?!
Ben senin adını zehrime yazdıktan sonra.
Yanar mıydı "SEN" olan sigaram?
Ya da "SENLİ" nargilemin közü kaç nefeste biterdi?
Mektupların bile gitmeyeceğini bilerek
Binlerce mektubu kim dostuna yazardı her hecesinde aşk olsa dahi?
Kim yakardı ucunu söneceğini bile bile?
Neyse, mektupları yaktım kimseden ve senden habersiz...
Sen okyanuslarında açıldım
Dostluk rüzgârlarının esintisiyle aşk rıhtımına ilerledim hep
Gemimi senin rüzgârınla yüzdürdüm
Velhasıl umudun tükendiği İstanbul bana dost oluyor,
Bastığın toprak aşkınla eriyen bedenimi sarıyor.
Hani, hani İbrahim Rabbi için oğlunu kurban eyledi ya;
Bende aşkın için dostluğunu kurban eyledim sana.
Gel sar sinene şu muma dönen bedenimi,
Duy artık sesimi ya da sessizliğimi...
Zormuş kuru dal olan dostluğun, yeşerip aşka dönüşmesini beklemek.
Kim bilir belki bir gün bizim dağlarımızda da çiçekler açar,
Kim bilir belki bizim dağlarımızda da sen açarsın ve sen kokarsın...
Kim bile bilir ki?
tek kelime bu şiire "Harika"... Benliğimde ki olup biten duyguları okurken bir kac dakika önce
"Hani, hani İbrahim Rabbi için oğlunu kurban eyledi ya; Bende aşkın için dostluğunu kurban eyledim sana."
işte bu bölüm bana yetti bile...
Teşekkür ederim sevgi ve selamlar benden olsun!...
Güzeldi kalemin devami dilegiyle. Sevgi ve selamlarimla